Sınırlara
Hapsolmak Bağlamında Barselona Barselona
Barselona, sinemanın sanatların arasına,
artık, girdiğinin bir milad olarak örneğidir. Sinema, benzeri olan, tiyatro,
piyes ve romanın, sınırlı olanakları nedeniyle, gerisinde kalan, daha çok
gündelik tüketime yönelik ürünler veren bir alan olarak değerlendirilegeldi.
Hiç kuşku yok ki, sinema da her kültür ürünü gibi mazisiyle anlamlı; diğer
alanların tarihi, sanatların kurumlaşmalarının temel nedenlerinden biridir;
oysa sinema, henüz 100 yıllık bir birikime sahip; denemeler, bakış açıları ve
örnekler, bu denli ürün verilmesine karşın hala çok sınırlı ve bırakın genç bir
alan olmasını bebek bile değil, belki de henüz rahme düştü; onu rahme düşüren
de Woody Alan. Sinema, sanat eserlerindeki zengin metinlere sahip olmamakla
"piyasa" ve "pop"un ötesine geçememekte(ydi). Alan, ona
bambaşka bir boyut kazandırmıştır Barselona ile. Romanlardan ya da piyeslerden
uyarlanan filmlerde daima teatral bir hava vardır ve ilk görüşte zengin alt
metinlere sahip olması nedeniyle hemen fark edilir; Barselona, bir uyarlama olmadan
bu özellikleri sinemanın olanaklarıyla gerçekleştirmekte.
Film, teknik, içerik, sinema dili, olay
örgüsü, fon, müzik, iletiler... pek çok bağlamda ele alınabilir. Bu yazı,
filmin, övgüyü hak eden ayaklarını belirleyip onları çözümleyerek birbirleriyle
nasıl ilişkilendirdiğini serimlemeyi ve neden "milad" olduğunu
temellendirmek amacıyla;
* tatil, başlama bitme
* sınırların olması / bohem bir hayatın
içindeki tutuculuk
* kaotik resim / tabancalı saldırı
* üçlü ilişkinin dinamikleri
* olayın ahlaksallığın ötesine geçerek
kendi değerlerini üreterek yeni bir ahlaksallığı üretir görünüp üretememesi
* kendi sınırlarımızın dışına çıkamadan
ahlaksallığın içinde hapsolmak
Başlıkları tek tek ele alınabilir; ama
bu, bu kısa yazının kapsamı dışında kalmaktadır.
V. Metin Bayrak
Bakırköy, İstanbul, 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder