26 Mart 2012 Pazartesi

Eşitlik Üzerine


Eşitlik Üzerine


Ne doğruluk ne de eşitlik vardır doğada kuşkusuz adalet de! Kavramsal olarak eşitlik adaletten önce gelir. Adalet için öncelikle bir ölçü gereklidir bu ölçüye uyup uymadığına göre bir şeyin adil olup olmadığına karar verilebilir ancak. Eşitlik ise yalnızca mantık ve matematikte olabilir. 1+1= 2. Doğada hiçbir canlı ve de cansız varlık, bir diğer varlıkla birebir aynı değildir. Ne boyut ne ağırlık ne de… şu halde adaletin ve de daha birçok şeyin referansı ne? İdeal varlıklar olan sayılar mı? Yoksa doğa mı? Hangi doğa: kendiliğinde olan mı bizim gördüğümüz mü? Düşünce prensibimizi nereye hangi ölçüte dayandıracağız? Gerçek olan hangisi? Toplumsal hayat gerçek mi?

Eşitlik olanaklı değilse eşitliğe dayanan adalet nasıl mümkün olabilir? Doğada ve toplumda olmayan ama yalnızca insan zihninde ideal varlık olarak var olan kimi kavramların gerçekte olduklarını mı sanıyoruz tanrı gibi? Bu, bir tür hallüsinasyon değil midir? Bu durum, bir kişinin şeytan görmesine benzemiyor mu? Metafizik fizik olmak iddiasında mıdır? Yoksa bu, insanın bitmek tükenmek bilmez ısrarcılığından, körlüğünden, ayağa kalkmış olmasının getirdiği şaşkınlıktan mı kaynaklanır?

Peki soruyu yeniden sorarsak adalet mümkün müdür? Bu soruyu yanıtlamadan önce eşitlik kavramı içeriklendirilmelidir. Kaldı ki yukarıda sorularla çevresinde dolaşılan eşitlik kavramı hiç de fizik evrende karşılığı olan bir kavrama benzemiyor. Metafizik alandan aldığımız bir “ölçü” ile fizik evreni ölçmeye kalktığımızda sonuç ortada. Şimdi, burada durup bu sorun hakkında düşünmeye son mu verelim? Yoksa bir yol açmaya mı çalışalım? İnsan olmak, hayata yeni yollar açmak demek değil midir aynı zamanda? Şu halde, eşitliği aramaya devam edelim. Fizik alanda her bir “şey” sonsuzluk içerir bu anlamıyla köşeli değildir; oysa matematiksel kavramlar köşelidir. Köşeli bir şey ile köşesiz bir şey nasıl ölçülebilir? Bu, adaletin olanaksızlığının en somut kanıtı değil midir? Eşitlik yasa ile belirlenir, yasanın dayandığı ilke fizik evrenden bağımsız ise


İnsan zihni, tek tek var olanlardan yola çıkarak o var olanların içinde yer aldığı kimi kategoriler oluşturur ve tek tek var olanları o kategorilerin içine yerleştirerek anlamlı bir varlığa dönüştürür. Olgusal evrende olmasa bile zihinsel varlık alanında bir insan ile bir diğer insan eşit olabilirler; çünkü aynı yüklem ile tarif edilirler. Ali insan-dır önermesi ile Veli insan-dır önermesi yüklemleri bakımından eşittirler. Her iki özne de insan olmak bakımından eşittirler. Ama nasıl insan oldukları konusunda eşit oldukları iddia edilemez.

Şunun hakkını teslim ederek düşünmemize devam etmeliyiz: olgusal alanda karşılaştığımız tekil problemleri –ki bunlar somuttur- insan zihninin ancak soyutlayarak ulaşabildiği ilkelerle çözüyoruz. Bu durum, daima içeride ya da dışarıda kimi şeylerin kalmasına neden oluyor asla tam olarak olguyu kuşatamıyor. Bunun bilinciyle hareket ederek olgusal dünyada karşılaştığımız problemlerin ne çözüm yollarının ne de çözümlerinin mutlak olduğunu iddia edelim. Bu bilginin bilinciyle hareket ederek bakalım kendimize ve hayata…


V. Metin Bayrak
Gümüşsuyu, İstanbul , 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder