BÜYÜK EĞİTİMCİLER – I
SOKRATES
I. GİRİŞ
"Her kim felsefe yapıyorsa bulunduğu çağın ilkelerinden memnun
değildir."
Goethe
"İyi bir soru en parlak yanıttan daha değerlidir." Louis I. Kahn
Felsefe?
Felsefe, imkânın bilgisidir. Dünya,
insanın ürünü olduğuna göre, dünya, insanın verdiği biçimle kimlik kazandığına,
dünyaya biçim veren insan(ın) zihnindeki tasarımın menşei felsefe
olduğuna göre, dünyayı anlamanın temel araçlarından biridir felsefe; o nedenle
söz konusu eğitim ise felsefey(l)e daha fazla bakmak, kavramak, konumlandırmak
yerindedir.
Eğitim ve Felsefe?
Nasıl bir insan yetiştirmek
istiyoruz? Biz kimiz? İnsan yetiştirmeye bizi kim memur etti? Amacımız ne?
Hangi dünya görüşüyle hareket ediyoruz? Neredeyiz? Çağın ruhuna ya da
Zeitgeist'a olan mesafe(miz) nedir? Bu soruların yanıtı, eğitim felsefesini ya
da eğitimin felsefi temellerini dile getirir.
Büyük Eğitimciler?
Doğan Kuban'ın "Uygarlık bilgiler bütünü değil
davranışlar bütünüdür" ve Ziya Paşa'nın "Ayinesi iştir insanın lafa bakılmaz" sözünden hareketle
kuramsal bilgiler ortaya koyanların yanında yaşamlarıyla da öğretilerini
destekleyenler vardır ki bunlar tarihte saygıyı en fazla hak edenlerdir. Bu
isimlerin önde gelenlerinden biri de Sokrates’tir.
II. SOKRATES VE ÇAĞI
Eski Yunan’da Felsefe
Yunan felsefesi, önce kosmos, sonra
athropos ardından sistematik dönemde ise ikisinin birleştirilerek ele
alınmasıdır.
Thegonia - Kosmogonia
Kosmos’un ele alındığı birinci
dönemde thegonia ve kosmogonia’lar yazılmıştır.
Hesideos, theogonia’da tanrıların ve
nesnelerin nasıl var olduğunu işler. Khaos (esneyen boşluk) + Gaia (geniş
göğüslü yer, doğurucu ilke) + Eros’tan (doğurtucu erkek ilke) tanrılar ve
nesnelerin çokluğu meydana gelmiştir.
Khaos, Eberos (karanlık – gece) ve
Aitheros’u (aydınlık – gündüz)
Gaia, bağrından denizleri, dağları
yaratmıştır; gök ile yer de tanrılar soyunu meydana getiren çifttir.
Atina’da Eğitim
Atina’da eğitim 6 – 14 yaşlarındaki
erkek çocukların okuma, yazma, aritmetik, edebiyat, müzik ve spordan oluşan
dersleri almalarından oluşur. 18 yaşına gelen genç Atinalı “iyi vatandaş” olmak
için düzenlenen yemin töreninin ardından vatandaş olur. Ardından 18 – 20
yaşları arasında iki yıl askerlik yapar. Eğitim, ağırlıklı olarak gezici
öğretmenler tarafından verilir. Bu kitle, ileride sofist diye belli bir felsefi
bakışla anılan kitledir. Dünyanın bilinen ilk üniversitesi, Platon tarafından
388’de Atina’da Academia adıyla kurulur; 355’te öğrencisi ve bir dönem
Academia’da hocalık yapan Aristoteles tarafından Lykeion adıyla kurulur. Okul,
tanrı Apollon Lykeios’a adanmış bir gymnasion’da kurulduğu için bu adı alır.
Mimari
Heroic Dönem adı verilen V. Yüzyılda
Yunan uygarlığı her açıdan üst seviyededir. Aynı dönemde tanrıça Athena’ya
adanan mimar İctinus tarafından Atina akropolisine Parthenon yapılır. Yapı,
halen Atina ve Yunanistan’ın en önemli simgesidir.
Heykel
Antik yunan heykelciliği, bedenin
simetrik biçimsel ritminin mermere aktarılması ile mükemmelliğin ölçüsünü
yaratır. Güzel ya da estetik olan artık bir ölçüye ya da çerçeveye sahiptir; bu
ölçü, Antik Yunan heykelciliğinin eserlerinde nesnelleşir ve güzelliğin normuna
dönüşür.
Tiyatro
Tragedya & Komedya
Tragedya & Komedya
Tragedyalar, Dionysos içindir.
Aiskhslos, Sophokles ve Euripides bilinen önemli tragedya yazarlarıdır.
Komedya yazarları arasındaysa en
bilineni Aristophanes’tir.
Tarih
Herodotus (485 – 425)
Thukydides ( 460 – 400)
Xenephon (430 – 355)
Tıp
Hippokrates (460 – 370)
Demokrasi
Atina demokrasisi, doğrudan
demokrasidir. Zaman zaman kesintiye –tiranlık- uğrasa da göreli varlığını
muhafaza etmiştir.
Solon (640 – 559) Getirdiği anayasa ile
timokrasiyi kurmuştur yani bir tür dereceli oligarşi. Solon, aynı zamanda Yedi
Bilge’den biri olarak düşünülür. Kharios ile ilgili hikâyesi, onun bilge bir
kişi olarak yaşama bakışını yansıtır.
Perikles ( V. Yüzyıl) Anaksagoras’ın
öğrencilerinden ve 30 yaşında devlet yönetiminde görev almış ve Atina
Birliği’nin en büyük devlet adamıdır.
Nüfus
M.Ö. IV. Yüzyılda 250 – 300 bin
nüfusa sahip olan Atina’da özgür yurttaşlar 40 – 60 bin; kalanı, yurttaş
olmayan Atinalılar, kadınlar, köleler ve Atinalı olmayanlardan oluşur.
Pers Savaşları (M.Ö. 490 – 448)
Bodrum ve Milas gibi Yunan
kolonilerine sahip İyonya, Yunanlılara ve Pers İmparatorluğu’na karşı
bağımsızlığını koruyamaz. Pers egemenliğine giren Anadolu’da ayaklanmalar
başlatan Yunanlıları cezalandırmak için Pers Kralı I. Darius üzerlerine filo
gönderir, böylece Pers Savaşları başlamış olur. Anadolu ve İyonya uzun dönem
Pers egemenliğinde kalır ama Yunanlıların kesin hâkimiyetiyle Helen Uygarlığı
Anadolu’da kalıcı biçimde egemen olur.
Yaşadığı Çağın Tipik Özellikleri Nelerdir?
Perikles Dönemi, Yunan Uygarlığının
zirvede olduğu dönem, sosyal mobilite...
III. SOKRATES
Sokrates Kimdir?
Heykeltıraş Sophroniskos ile ebe
Phainerete’nin oğlu olarak 469’da Atina’da dünyaya gelir. Ordu ile asker olarak
savaşlara katılır. Mahkemede jüri üyeliği ve yargıçlık görevlerinde bulunur.
Sokrates’e göre en önemli şey yaşamak değil “dürüst ve iyi bir hayat yaşamaktır.”
Yaşamında ve yaptığı işlerde temel ilke olarak bu düşünceyi alır.
Sokrates Üzerinde Etkili Olan İsimler
Presokratikler
Presokratikler,
diyalektik düşünceyi, evrenin ve varlığın açıklanmasında akılyürütmenin temel
yöntemi olarak tanımlamışlar ve belli bir sisteme oturtmuşlardır.
Anaksagoras (500 – 428)
Perikles’e bir dönem dersler veren
Anaksagoras, daha sonra Perikles’in dostluğunu kazanır. Euripes ile yakın
dostluğu olan büyük filozof, aynı zamanda Aspasia ile de yakındır.
Bugünkü Urla yakınlarındaki
Klazomenai’de doğan filozof, güneşin ateşten bir top olduğunu ileri sürmesi
nedeniyle mahkemeye verilir; dostu Perikles sayesinde serbest bırakılır,
Çanakkale’ye (Lampsakos) sürülür ve orada ölür.
Nesnelerin hiçten gelmeyeceğini,
düzenleyici bir ilke olarak Nous (akıl, ruh) ile temellendirerek telos yani
erekselci görüşü felsefeye kazandıran ilk filozof olur.
Aspasia
Miletli Aspasia, Perikles’in ikinci
eşi olmuştur ve üzerindeki etkisinin zamane kadınları düşünüldüğünde
kıyaslanamayacak denli büyük olduğu hatta Perikles’in bazı konuşmalarını bizzat
Aspasia’nın yazdığı ileri sürülür. Atina’nın göreli olarak en müreffeh olduğu
Perikles döneminde çağın önemli simaları üzerinde etkisi ihmal edilemez
boyuttadır. Perikles ve Çağı adlı kitabın yazarı Adolf Schmidt’e göre Sokratik
Yöntem, Aspasia’nın yöntemidir. Aspasia, pek çoklarınca kötü kadın ilan edilmiş
ve sert eleştirilere maruz kalmıştır fakat kendisine büyük bir aşk ile bağlı
olan Perikles tarafından korunmuştur.
Sofistler
Sofist filozoflar, pratik
problemlerle uğraşırlar ama dünyaya pratik konularda bile olsa teorik bir temel
olmadan bakılamayacağının örtük farındalığıyla diyalektiği hakikate ulaşmak
yerine haklı – haksız, doğru – yanlış herhangi bir görüşü savunmada araç olarak
kullanmışlardır.
Protagoras, “İnsan, her şeyin
ölçüsüdür” sözüyle, hem bilgi hem de değerler (ahlak, hukuk vb.) alanında görecelik
ve kuşkuculuk olduğunu ileri sürer; ama bu bakış açısı, ilk bakışta “doğru”
gözükse de toplumsal yaşamın varlığı, aynı değerlerle yaşayan ve aynı değerler
uğruna yaşayanların varlığıyla yanlışlanır. Kaldı ki, bilgi ve değer alanındaki
rölativizm, toplumsal hayatı olanaksızlaştırdığı gibi insanın hayatı kavrayıp
hayat içinde kendini konumlandırmasını da olanaksızlaştırdığı ileri sürülür.
IV. SOKRATES’İN FELSEFESİ
Sokrates’in Amacı Nedir?
İnsanın ahlaki bir varlık olarak
kendini bilmesi, bilgili, yani erdemli bir varlık olarak kendini inşa edip -ki
bir potansiyel olarak bu her insanda vardır- mutlu bir kişi olarak yaşamasıdır;
bununla birlikte toplumsal refah, mutluluk, adalet de gerçekleştirilmiş olur.
Sokrates’in Felsefesi
“Sokrates, kendisinden önceki
düşünürlerin tuttuğu yolun tersini benimsedi; dışgerçekle ve doğayla değil,
insanla ve ahlak sorunlarıyla ilgilendi. Filozofun araştırma ve irdelemeleri,
ahlaksal yaşayışa, erdemlere (faziletlere) yöneliyor ve felsefe tarihinde ilk
olarak ve kesin bir biçimde insan zihni ve öznesi, kendisine dönerek kendisini
inceliyordu. Sokrates için gerçek değer taşıyan bilgi, insanın kendi öz
varlığına ilişkin olan bilgiydi. Bundan ötürü, “kendini tanı” sözüne çok önem
vermiş ve bu sözü ilke olarak benimsemişti.”[1]
Felsefi Görüşlerini Oluşturan Temel Tezleri Nelerdir?
a. İnsan, bilen
bir varlık olarak yaşar. Doğuştan fikirlere sahiptir. Rölativizme, sofistlere
karşı çıkar.
b. İnsan, ahlaki
bir varlıktır. Erdemli olmak ile bilgili olmak özdeştir. Yaşamın ana gayesi mutlu
olmaktır.
c. Yöntemi,
diyaloga, diyalektiğe dayalıdır. İroni ile başlar, soru-cevap ile devam eder,
ardından buldurma-keşfettirme ile doğur(t)ma gerçekleş(tiril)ir.
İroni ve Maieutike
“Sokrates, nesnel düşünce
felsefesinin bir anlamda kurucusudur. İnsan bilincinden bağımsız bir varlık
alanı vardır ve bu varlık alanı, bilen özne tarafından tam olarak bilinebilir.
Sokrates’e göre iyilik, kötülük, erdem, bilgi, değerler, insandan insana ya da
toplumdan topluma değişmez. Her insanda var olduğunu ileri sürdüğü bilgilerin,
kendine özgü “maieutike” (doğurtma sanatı) yöntemi ile uyandırılmasına yardımcı
olur. Sokrates’in yönteminin biri alaycı diğeri yıkıcı iki ayağı vardır.
“Sokrates, “alaycı” bir tavırla onun sağlam bilgiler ileri sürmediğini
gösteriyor; düştüğü çelişkileri bir bir göz önüne seriyordu. Sokrates’in ünlü
“alaycılığı”, yönteminin olumsuz, yani
“yıkıcı” yanıydı; bilgileri doğurtma sanatı maieutike ise, olumlu, yani
“yapıcı” yanıydı. Bunlar, Sokrates’in düşünüşünün temel özelliklerini oluşturuyordu.”[2]
Kısa bir
anlatımla ironi, Sokrates’in çeşitli sorularla karşısındaki kişiye bilgisizliğini
keşfettirmesi; meuetike ise, Sokrates’e göre insan doğuştan fikirlerle
sahiptir. Ebe metaforuyla –annesine atfen- delikanlıların zihinlerindeki
bilgilerin doğmasını sağladığını ileri sürer.
Mutçuluk (Eudaimonismos)
Sokrates’e göre erdemli insan mutlu
insandır. Bilgi, erdemdir. Hiç kimse bilerek kötülük yapmaz. Sokrates, İlkçağ
“mutçuluk” (eudaimonismos) görüşünü dillendirenlerin başında gelir. Sokrates,
bir anlamda tekniğin de eleştirisini yapmaktadır. Bilgi ya da araştırma, insan
ile olan bağını yitirdiğinde kontrolden de çıkmakta. Sokrates’in bakış açısı,
günümüzde insan ile varlık arasındaki derinleşen uçurumun giderilmesinde ve
insanın varlıkla kucaklaşmasında ışık tutucu aydınlatıcı bir işlev taşıyabilir.
Episteme – Doxa
Sokrates, doxa’nın karşısına
episteme’yi koyar. Bilgi, öğretilmez, keşfedilir; birlikte bulunur. Sokrates,
“hayatımıza temel olacak ve bizi birleştirecek ölçüler nedir?” diye sorar; hayat,
ona göre, bu ölçüler üzerinde yükselir. Bunlardaki rölativizm, insan ve
toplumsal hayat için tehlikedir; birlikte yaşamanın olanağının ortadan
kalkmasıdır.
Tümevarım
Sokrates’e göre tekil, tümele
bağlıdır. Tümelin bilgisine haiz olan kimse, yaşam karşısında sarsılmaz bir
temele sahiptir. Tümelin bilgisine Sokratik diyalogla ulaşılır; bu, kavramın
birlikte tanımlanarak (definition) belirlenip sınırlarının çizilmesidir. Bunun
için kullandığı yöntem tümevarımdır (epagoge, inductio).
Gerçek Bilgi
“Gerçek bilgi, o bilgiyi kazanan
kişinin, ciddi bir biçimde sorgulayıp akılyürütmeyle eleştiri süzgecinden
geçirerek temellendirdiği, kendisine mal ettiği bir şeydir. Sokrates, bundan
dolayı hazır bilgi vermez, uygun soru teknikleriyle, bilgiye gebe kalan genç
insanın, genel doğruları, kendisine ait bilgiyi üretmensini sağlar.”[3]
V. SOKRATES VE EĞİTİM
Sokratik Araştırma Yöntemi
Sokrates, “Bildiğim bir şey var ise,
o da hiçbir şey bilmediğimdir.” diyerek eğitimin insanın bildiklerinin bir kum
denizindeki kum tanesi kadar olduğuna işaret eder. Sokrates, felsefe yapış
tarzı ya da yöntemi bakımından hala özgünlüğünü korumaktadır. Kısaca Sokratik
Yöntem olarak kavramsallaştırılan bu yöntem, belli türden bir konuyu interaktif
biçimde aktarmada hala aşılabilmiş değildir.
“Sokratik araştırma yöntemi, aynı
zamanda kavramsal ya da genel tanımlara ulaşmaya yönelik bir araştırma yöntemidir.”[4] Genel
tanımlar olmaksızın iletişim de olanağını yitirir. Bu, iletişimsizlik ya da
kargaşa hali yalnızca entelektüel değil ahlaki yönden de olur. İnsan, genel
tanımlardan yoksun biçimde hayatını inşa edemez. Yaşam, özü gereği birtakım
ilkelere ya da değerlere ihtiyaç duyar.
Soru-cevaptan öte bir anlamı olan
Sokratik Yöntem'de sorulan sorular, belli türden bir şeyi çıkarmaya yöneliktir.
Varsayım, karşıdaki kişinin söz konusu konu ya da kavramı doğal olarak
bildiğidir ya da bilme imkânına, keşfetme imkânına sahip olduğudur; o nedenle,
insan zihni doğuştan boş bir levha değildir.
Doğurtucu ya da ebe, yerinde sorular sorar, sorulara verilen yanıtları yeniden
sorulara dönüştürerek öznenin keşfetmesine yardımcı olur. Doğumun bir tür
aracıdır, yardımcısıdır.
Önce,
kavramla ilgili, kavramı didikleyici felsefi sorular sorulur; beyin fırtınası
ile çalışma interaktif hale getirilir. Ardından konuyla ilgili somut yaşantı
örneklerinin ele alınan kavramla ilgisi tartışılır. Spekülasyon yapılır.
Konuyla ilgili çeşitli sorular üretilir. Grup üyeleri tarafından ileri sürülen
bir yargıyı, dayanaklarıyla birlikte göstermek; yargının altında yatan ilkeleri,
düşünceleri ifşa etmek; ayrıca, ileri sürülen yargının “öncül” olarak
kullanıldığında ulaşılabilecek sonuçları(nı) işaret etmek.
Sokratik Araştırma Yönteminin Amacı
“Sokratik araştırma yöntemi, aynı
zamanda kavramsal ya da genel tanımlara ulaşmaya yönelik bir araştırma yöntemidir.”[5] Genel
tanımlar olmaksızın iletişim de olanağını yitirir. Bu, iletişimsizlik ya da
kargaşa hali yalnızca entelektüel değil ahlaki yönden de olur. İnsan, genel
tanımlardan yoksun biçimde hayatını inşa edemez. Yaşam, özü gereği birtakım
ilkelere ya da değerlere ihtiyaç duyar.
Sokratik Soruşturma Nedir?
Sokratik Yöntemi kullanarak belli
türden bir konu ya da kavramı didikleyip zihinlerde açık ve seçik hale
getirmektir. Bu amaçla konu, problem ya da kavram, yedi farklı açıdan soruşturulur. Bunlar:
1. Açıklama
Soruları
2. Konuyla
İlgili Sorular
3. Varsayım
Soruları
4. Neden ve
Kanıt Soruları
5. Köken ya
da Kaynak Soruları
6. Öneri ve
Sonuç Soruları
7. Bakış
Açısı Soruları
Sokratik Yöntem İle İlgili Kavramlar
Sokratik Konuşma
Herhangi
bir konuda iki ya da daha fazla kişinin belli bir mekânda belli süreliğine bir
araya gelerek ele alınan konuyla ilgili soru ya da soruları yanıtlamak amacıyla
sesli düşünme etkinliği Sokratik Konuşma olarak adlandırılır.
Sokratik Hoşgörü
“Başkalarını
dinleme, söylediklerinde içerilen gerçeğin nedenlerini dikkatle araştırma.”[6]
Sokratik Diyalogun Amacı
Sokratik
diyalogun amacı, “insanların kendi hayatlarında iyi gerekçelendirilmiş sağlam
kararlar alma becerisini geliştirmektir. Bu da eleştirel yeteneklerini
geliştirmelerini gerektirir.”[7]
Yaşantıların birden çok yönünün olduğunu ve bakış açısına göre karşımızdaki
olayın değiştiğini ve farklı anlamlar kazandığını yaşayarak göstermek.
Sokratik Konuşmalar ya da Phrassia
(Hakikati Söylemek)
Hakikati
söylemek, mantıksal, zamansal ve etik olarak hakikati bilmenin ardından gelir.
Hakikati bilmek de hakikati aramaktan. Hoş, bilinmeyen bir şeyi aramanın yersiz
olduğunu ileri süren sofistleri bir yana bırakırsak hakikati arama, hakikate
dair doğru soru ve soruşturmayı gerektirir. Sokrates, doğru bir hayatın
sorgulanmadan yaşanmayacağını söyler ama salt sorgu değildir bu, bulmadır da
yani bilgiyi, erdemi ve bunların bileşkesi olan mutluluğu. Başa dönersek
hakikat nedir? İnsan, hakikati bilebilir mi? Nasıl? İnsan, ayağa kalktığı ilk
günden beri bu sorularla meşguldür; bir anlamda hayat, yaşama dair soruların
yanıtlarını arama sürecidir.
VI. SOKRATES VE DOĞRU
YAŞAM
Doğru bir yaşayış nedir? Hangi
yaşamdır?
Araştırmada bulunacak tümel doğru,
ahlak bilincine açıklık ve güven sağlayacaktır. Sokrates’e göre bilgi, erdem ve
mutluluk özdeştir. Doğru yaşam, bilgili, erdemli ve mutlu bir yaşamdır; biri,
diğerinden koparılıp ayrılamaz. Mutluluk, ruhun sürekli olan sağlığı ve
esenliğidir. Bu esenlik, tesadüfî olamaz, ancak bilgiyle olanaklıdır. (Bu etik
bilgi, bir anlamda Aristoteles’in de habercisidir.)
Hakikat Nedir? Doğru Bir Hayat Nasıl
Olmalıdır?
Yaşamda her davranış, birtakım
bilgiler temele alınarak yapılır; bilgi yanlış ise, yaşamın doğru olması
beklenemez. Doğru bir hayat, ancak doğru bilgiler üzerine kurulabilir. Doğru
bilgilere sahip kişi erdemlidir; nitekim hiç kimse bilerek kötülük yapmaz ya da
bilerek kötü olmaz. Bilgili kişi, erdemlidir ve aynı zamanda mutlu kişidir.
Erdemsizlik, bilgi noksanlığından gelir. Erdem ve erdemli olmak öğretilebilir;
bu da ancak akıl yoluyla olanaklıdır. Erdemin nesnel bilgisine tek teklerden
yola çıkarak soyutlamayla ve tümevarımla ulaşılabilir.
Erdemli Olmanın Ödülü
Sokrates’e göre erdemin ödülü, yine
erdemin kendisidir. Erdem, erdemli olmanın ve mutlu olmanın ötesinde yaşam için
değerli olan ne olabilir ki? Kişi, erdemli olarak yaşamın nihai amacına
erişmiştir.
Sokrates, insanlara kendilerini
tanımalarını, sürekli olarak önyargılarını sınamalarını, mutluluğun zenginlikten,
bedensel hazlardan ya da zevklerden değil, insan ruhunun mükemmelleşmesinden
geçtiğini anlatır.
Sokrates’in Üç Filtresi
Sokrates’e göre üç filtre vardır:
gerçek, iyilik ve işeyararlılık. Bir sözü ya da davranışı bu üç fitlerden
geçirdiğimizde eleğin üzerinde bir şey kalmazsa zaman harcamaya değmezdir.
Sokrates’te Sormak
“Sokrates, genellikle “incelemek”
(eksetadzo), “araştırmak” (zeto, eroto), “soruşturmak” (skopo, diaskopo,
skeptomani), “sorgulamak” (ereo, eneuno) fiillerini kullanır. Araştırılan,
incelenen, sorgulanan, soruşturulan, sadece insanların erdem ya da ahlaki
bilgiyle ilgili inançları, moral hipotezleri değil, fakat aynı zamanda
hayatları, yaşam biçimleridir.”[8]
Zihinsel Katharsis
Sokrates, adıyla anılan yöntemde
sorduğu sorularla karşısındaki kişinin tezini çürütür ve kişinin tezindeki
çelişkileri keşfetmesini sağlar. “Söz konusu olumsuz yöntem hiçbir şekilde
bilgi vermez, aksine bilgi sanılanı çürütüp “zihinsel bir katharsis
sağlayarak” bilginin üzerine yükseleceği sağlam temelleri hazırlar. ”[9]
Yaşam İçin Bilgi
“Phaidon’da Sokrates, Doğa
Filozofları’nın doğayı açıklama yöntemleri ve bu yöntemlerinin sonucu olarak
ortaya attıkları kuramlarının herhangi bir değeri olmadığını açıkça
söylemektedir (96 a
vd).”[10]
Diyalektik nedir?
Yunanca dia
ve logos kelimelerinden türeyen bileşik bir kelime olan diyalektik,
felsefe tarihi süresince pek çok filozofça ele alınmış ve farklı içerikler
yüklenerek kullanılmış zengin bir felsefe kavramıdır.
Sokrates,
diyalektiği hakikatin ortaya çıkarılmasında yöntem olarak kullanır. Sokratik ya
da Maieutik yöntem de denir.
VII. SOKRATES VE ETKİLERİ
Sokrates’ten Öğrendiklerimiz
Bugün, sıklıkla öğrenciler,
kendilerini zorla tıktığımız mimari yapılarda yine zorla okuttuğumuz kitapların
ve konularının –sınavlar dışında- hiçbir şeye yaramadığını düşünmekteler.
Eğitim, bilgiyi Sokrates’in işaret edip dikkat çektiği gibi niçin’i
ile birlikte verildiği takdirde göreli olarak eğitime dair gelişen
kayıtsızlığın göreli olarak azalacağı vakıadır. “Sokrates öyle ümit etmektedir
ki eğer Anaksagoras kendisine Yer’in şeklinin ne olduğunu öğretecekse, bunun
nedenini de gösterecektir. Örneğin eğer Dünya’nın düz olduğunu belirtecekse,
bunun onun için sahip olması mümkün olan en iyi şekil olmasından ötürü olduğunu
gösterecektir.”[11]
Buna göre Sokrates’in görüşleri erekselcilik ya da teleoloji altında
düşünülebilir.
Sokratesçi Okullar
•
Megara Okulu
•
Elis – Eretria Okulu
•
Kynikler Okulu
•
Kyrene Okulu
Kynikler ve Kyrene Okulu
Bu okullardan ilk ikisinin etkileri
sınırlı olmuş ama Kynikler ve Kyrene Okulunun etkisi yüzlerce yıl sürmüştür.
Sokrates’in fikirleri, yolları amaçta birleşen ama araçta ayrılan Kynikler ve
Kyrene adlı iki okul tarafından işlenir. Kyrene Okulu, hedonizmin, Kynikler ise
kinizmin kavramsal çerçevesini oluştururlar. Kyrene okulu, asli amaç olan
mutluluğa hazlara yönelmekle; Kynikler, “hazlardan kaçınıp sadece erdemli
olmakla ulaşılabileceğini savunuyordu. Bu iki okul ahlak felsefesinin daha
sonraki gelişimini etkilemiştir. Nitekim Kyrene Okulunun haz öğretisi Epikurosçulukta;
Kyniklerin erdem öğretisi de Stoa felsefesinde gelişmiş olarak daha sonra
ortaya çıkar.”[12]
Kynikler Okulu
Kurucusu Antisthenes (444 – 368) olan
Kynikler Okulu, daha çok Sinoplu Diogenes (412 – 323) ile bilinir ve anılır.
Yunanca kyon yani köpek kelimesinden alır adını. Kynikler, haz ve insan
tarafından belirlenen, doğada karşılığı olmayan ihtiyaçların insanı
köleleştirdiğini, insanın bunlardan kurtularak tanrılaşabileceğini yani
özgürleşebileceğini ileri sürerler. Kyniklere göre bilge kişi, dünyaya yüz
çevirerek özgürleşmiş biridir. Diogenes, kendisinin bir dünya yurttaşı
(kosmopolites) olduğunu söyleyerek ne yurt ne din ne de coğrafi anlamda bir
bağlılığının olduğunu söyler.
Kyrene Okulu
Kurucusu Aristippos (435 – 355) olan
Kyrene Okuluna göre iyi olan hazdır. Bilgi, insanı mutluluğa ulaştırır, bu
yüzden değerlidir. Bilge kişi, dünya nimetlerinden ve hayattan tat almasını
bilen kişidir. Hedonist Theodoros, “yurdum bütün dünya” diyerek Kynik Diogenes
ile aynı düşünceyi dillendirir. Bir başka hedonist filozof Euhemeros, Kyrene
Okulu’nun dine bakışını yoruma yer vermeyecek şekilde ifade eder: “Tanrılara
tapmak, kralları ve bu gibi büyük insanları saymaktan doğup gelişmiştir; bu
saygının daha bir büyütülmüş biçiminden başka bir şey değildir.”
VIII. SONUÇ
Yaşamda her davranış, birtakım
bilgiler temele alınarak yapılır; bilgi yanlış ise, yaşamın doğru olması
beklenemez. Doğru bir hayat, ancak doğru bilgiler üzerine kurulabilir. Doğru
bilgilere sahip kişi erdemlidir; nitekim hiç kimse bilerek kötülük yapmaz.
Erdemsizlik, bilgi noksanlığından gelir. Erdem ve erdemli olmak öğretilebilir;
bu da ancak akıl yoluyla olanaklıdır. Erdemin nesnel bilgisine tek teklerden
yola çıkarak soyutlamayla ve tümevarımla ulaşılabilir. Araştırmada bulunacak
tümel doğru, ahlak bilincine açıklık ve güven sağlayacaktır. Sokrates’e göre
bilgi, erdem ve mutluluk özdeştir. Doğru yaşam, bilgili, erdemli ve mutlu bir
yaşamdır; biri, diğerinden koparılıp ayrılamaz; bu da ancak bilgiyle
olanaklıdır.
Sofistler, Sokrates ve Ölüme Giden
Yol
Protogoras, “İnsan her şeyin
ölçüsüdür” sözüyle bireyci, faydacı ve rölativist dünya görüşünün temellerini
atar. Herkes için geçerli bilginin olanaksızlığını ve her şeyin, varlığın,
bilginin ve bunların zorunlu bir sonucu olarak değerlerin kişiden kişiye değişmesi,
toplumsal hayat için ciddi bir tehlikedir. Sokrates, bu tehlikenin farkındadır
ve hayatı sofistlerin düşüncelerine karşı mücadeleyle geçmiştir. Ne hazindir ki
sofistlikle suçlanarak yargılanması ve inatçı gururu nedeniyle jüriyi
kışkırtması ölüm cezası almasına neden olur. Burada bir konuya açıklık
getirilmesi gerekir; o da: Sokrates’in sadece sofistlikle suçlanmadığı
gerçeğidir. Sokrates, felsefesinin önemli bir parçası olarak tanrı
demirgous’tan söz eder; bu düşünce, pagan Yunan dinine ve tanrılarına yeni
tanrılar getirmektir ve kabul edilemez bulunur.
Sokrates ve Savunması
Sokrates, pek çok penceren tarif
edilebilir ama belki de en etkilisi Sokrates’in Savunması’nda Platon tarafından
dillendirilen şu ifadeler olsa gerektir: “Ben tanrının devletin başına tebelleş
ettiği bir atsineğiyim; her gün her yerde dürtüyor, uyarıyor, azarlıyor,
peşinizi hiç bırakmıyorum. Benim gibi kolay kolay bulamayacaksınız, yargıçlar,
onun için beni esirgemenizi, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm.
Ama belki de, uykusundan yeni uyandırılmış biri gibi, canınız sıkılarak, uzun
boylu düşünmeden Anytos’un öğüdüne uyar, beni kolayca vurup öldürebileceğiniz
sanısına kapılır, tanrı size acıyıp benim yerime başka bir atsineği
gönderinceye kadar, yaşamınızın geri kalan bölümünde uykuya dalarsınız gene.”[13]
Filozoflara Göre Sokrates
Kant’a göre Sokrates, aklın
idealidir.
Hegel’e göreyse “bir insanlık
kahramanı, felsefesini yazmayan ama yaşayan gerçek bir filozof”tur.
Anahtar Kelimeler
Sokrates, Sokratik Yöntem, Sokratik
Konuşma, Sokratik Soru, teorik bilgi, pratik bilgi, ebe, erdem, bilgi,
mutluluk, doğru yaşam, diyalektik, ironi, doğur(t)ma, keşfet(tir)me, eğitim
Kaynakça
* Arslan, A. İlkçağ Felsefe Tarihi, Sofistlerden
Platon’a, Cilt 2. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2006
* Aydın, H. Sokrates'in Felsefesi Işığında Sokratik
Yönteme Analitik Bir Yaklaşım, http://www.universite-toplum.org/pdf/pdf_UT_364.pdf
* Aydın, M. Z. Aktif Öğretim Yöntemlerinden Buldurma
(Sokrates) Yöntemi, http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/302.pdf
* Brauner, C. J. – Burns, H. W. Eğitim Felsefesi, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/512/6313.pdf
* Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul,
2006
* Gökberk, M. Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi,
İstanbul, 2008
* Hilav, S. 100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi,
3. Baskı, İstanbul, 1981
* Höffe, O. Felsefenin Kısa Tarihi, İnkılâp
Kitabevi, İstanbul, 2008
* Ksenophon, Sokrates’ten
Anılar, Çev. Candan Şentuna, TTK Basımevi, Ankara, 1994
* Yüçesoy, S. (Der.) Sokratik Konuşma, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, İstanbul
* Uluslararası Eğitim Felsefesi Kongresi, Küreselleşme Sürecinde Eğitim Sorunlarının Felsefi Boyutları,
Eğitim-Bir-Sen, Ankara, 2009, http://www.egitimbirsen.org.tr/dokuman/bildiriler.pdf
[1] Hilav, S.
100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1981, s. 38
[2] Hilav, S.
100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1981, s. 39
[3] Cevizci,
A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 99
[4] Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 99
[6] Yüçesoy,
S. (Der.) Sokratik Konuşma, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006,
İstanbul, s. 150
[7] Yüçesoy, S. (Der.) Sokratik Konuşma, İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, 2006, İstanbul, s. 151
[9] Cevizci, A. Sokrates, Say
Yayınları, İstanbul, 2006, s. 93 – 94
[10] Arslan, A. İlkçağ Felsefe Tarihi, Sofistlerden
Platon’a, Cilt 2. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., 2006, s. 94
[11] Arslan, A. İlkçağ Felsefe Tarihi, Sofistlerden
Platon’a, Cilt 2. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., 2006, s. 98
[13] Platon, Sokrates’in Savunması,
30e – 31a
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder