26 Mart 2012 Pazartesi

Büyük Eğitimciler – I (Sokrates)


 BÜYÜK EĞİTİMCİLER – I

SOKRATES

I. GİRİŞ

"Her kim felsefe yapıyorsa bulunduğu çağın ilkelerinden memnun değildir." Goethe
"İyi bir soru en parlak yanıttan daha değerlidir." Louis I. Kahn

Felsefe?
Felsefe, imkânın bilgisidir. Dünya, insanın ürünü olduğuna göre, dünya, insanın verdiği biçimle kimlik kazandığına, dünyaya biçim veren insan(ın) zihnindeki tasarımın menşei felsefe olduğuna göre, dünyayı anlamanın temel araçlarından biridir felsefe; o nedenle söz konusu eğitim ise felsefey(l)e daha fazla bakmak, kavramak, konumlandırmak yerindedir.

Eğitim ve Felsefe?
Nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz? Biz kimiz? İnsan yetiştirmeye bizi kim memur etti? Amacımız ne? Hangi dünya görüşüyle hareket ediyoruz? Neredeyiz? Çağın ruhuna ya da Zeitgeist'a olan mesafe(miz) nedir? Bu soruların yanıtı, eğitim felsefesini ya da eğitimin felsefi temellerini dile getirir. 

Büyük Eğitimciler?
Doğan Kuban'ın "Uygarlık bilgiler bütünü değil davranışlar bütünüdür" ve Ziya Paşa'nın "Ayinesi iştir insanın lafa bakılmaz" sözünden hareketle kuramsal bilgiler ortaya koyanların yanında yaşamlarıyla da öğretilerini destekleyenler vardır ki bunlar tarihte saygıyı en fazla hak edenlerdir. Bu isimlerin önde gelenlerinden biri de Sokrates’tir.

II. SOKRATES VE ÇAĞI
Eski Yunan’da Felsefe
Yunan felsefesi, önce kosmos, sonra athropos ardından sistematik dönemde ise ikisinin birleştirilerek ele alınmasıdır.

Thegonia - Kosmogonia
Kosmos’un ele alındığı birinci dönemde thegonia ve kosmogonia’lar yazılmıştır.
Hesideos, theogonia’da tanrıların ve nesnelerin nasıl var olduğunu işler. Khaos (esneyen boşluk) + Gaia (geniş göğüslü yer, doğurucu ilke) + Eros’tan (doğurtucu erkek ilke) tanrılar ve nesnelerin çokluğu meydana gelmiştir.
Khaos, Eberos (karanlık – gece) ve Aitheros’u (aydınlık – gündüz)
Gaia, bağrından denizleri, dağları yaratmıştır; gök ile yer de tanrılar soyunu meydana getiren çifttir.

Atina’da Eğitim
Atina’da eğitim 6 – 14 yaşlarındaki erkek çocukların okuma, yazma, aritmetik, edebiyat, müzik ve spordan oluşan dersleri almalarından oluşur. 18 yaşına gelen genç Atinalı “iyi vatandaş” olmak için düzenlenen yemin töreninin ardından vatandaş olur. Ardından 18 – 20 yaşları arasında iki yıl askerlik yapar. Eğitim, ağırlıklı olarak gezici öğretmenler tarafından verilir. Bu kitle, ileride sofist diye belli bir felsefi bakışla anılan kitledir. Dünyanın bilinen ilk üniversitesi, Platon tarafından 388’de Atina’da Academia adıyla kurulur; 355’te öğrencisi ve bir dönem Academia’da hocalık yapan Aristoteles tarafından Lykeion adıyla kurulur. Okul, tanrı Apollon Lykeios’a adanmış bir gymnasion’da kurulduğu için bu adı alır.

Mimari
Heroic Dönem adı verilen V. Yüzyılda Yunan uygarlığı her açıdan üst seviyededir. Aynı dönemde tanrıça Athena’ya adanan mimar İctinus tarafından Atina akropolisine Parthenon yapılır. Yapı, halen Atina ve Yunanistan’ın en önemli simgesidir.

Heykel
Antik yunan heykelciliği, bedenin simetrik biçimsel ritminin mermere aktarılması ile mükemmelliğin ölçüsünü yaratır. Güzel ya da estetik olan artık bir ölçüye ya da çerçeveye sahiptir; bu ölçü, Antik Yunan heykelciliğinin eserlerinde nesnelleşir ve güzelliğin normuna dönüşür.

Tiyatro
Tragedya & Komedya
Tragedyalar, Dionysos içindir. Aiskhslos, Sophokles ve Euripides bilinen önemli tragedya yazarlarıdır.
Komedya yazarları arasındaysa en bilineni Aristophanes’tir.
Tarih
Herodotus (485 – 425)
Thukydides ( 460 – 400)
Xenephon (430 – 355)

Tıp
Hippokrates (460 – 370)

Demokrasi
Atina demokrasisi, doğrudan demokrasidir. Zaman zaman kesintiye –tiranlık- uğrasa da göreli varlığını muhafaza etmiştir.
Solon (640 – 559) Getirdiği anayasa ile timokrasiyi kurmuştur yani bir tür dereceli oligarşi. Solon, aynı zamanda Yedi Bilge’den biri olarak düşünülür. Kharios ile ilgili hikâyesi, onun bilge bir kişi olarak yaşama bakışını yansıtır.
Perikles ( V. Yüzyıl) Anaksagoras’ın öğrencilerinden ve 30 yaşında devlet yönetiminde görev almış ve Atina Birliği’nin en büyük devlet adamıdır.

Nüfus
M.Ö. IV. Yüzyılda 250 – 300 bin nüfusa sahip olan Atina’da özgür yurttaşlar 40 – 60 bin; kalanı, yurttaş olmayan Atinalılar, kadınlar, köleler ve Atinalı olmayanlardan oluşur.

Pers Savaşları (M.Ö. 490 – 448)
Bodrum ve Milas gibi Yunan kolonilerine sahip İyonya, Yunanlılara ve Pers İmparatorluğu’na karşı bağımsızlığını koruyamaz. Pers egemenliğine giren Anadolu’da ayaklanmalar başlatan Yunanlıları cezalandırmak için Pers Kralı I. Darius üzerlerine filo gönderir, böylece Pers Savaşları başlamış olur. Anadolu ve İyonya uzun dönem Pers egemenliğinde kalır ama Yunanlıların kesin hâkimiyetiyle Helen Uygarlığı Anadolu’da kalıcı biçimde egemen olur.

Yaşadığı Çağın Tipik Özellikleri Nelerdir?
Perikles Dönemi, Yunan Uygarlığının zirvede olduğu dönem, sosyal mobilite...

III. SOKRATES
Sokrates Kimdir?
Heykeltıraş Sophroniskos ile ebe Phainerete’nin oğlu olarak 469’da Atina’da dünyaya gelir. Ordu ile asker olarak savaşlara katılır. Mahkemede jüri üyeliği ve yargıçlık görevlerinde bulunur. Sokrates’e göre en önemli şey yaşamak değil “dürüst ve iyi bir hayat yaşamaktır.” Yaşamında ve yaptığı işlerde temel ilke olarak bu düşünceyi alır.

Sokrates Üzerinde Etkili Olan İsimler
Presokratikler
Presokratikler, diyalektik düşünceyi, evrenin ve varlığın açıklanmasında akılyürütmenin temel yöntemi olarak tanımlamışlar ve belli bir sisteme oturtmuşlardır.

Anaksagoras (500 – 428)
Perikles’e bir dönem dersler veren Anaksagoras, daha sonra Perikles’in dostluğunu kazanır. Euripes ile yakın dostluğu olan büyük filozof, aynı zamanda Aspasia ile de yakındır.
Bugünkü Urla yakınlarındaki Klazomenai’de doğan filozof, güneşin ateşten bir top olduğunu ileri sürmesi nedeniyle mahkemeye verilir; dostu Perikles sayesinde serbest bırakılır, Çanakkale’ye (Lampsakos) sürülür ve orada ölür.
Nesnelerin hiçten gelmeyeceğini, düzenleyici bir ilke olarak Nous (akıl, ruh) ile temellendirerek telos yani erekselci görüşü felsefeye kazandıran ilk filozof olur.

Aspasia
Miletli Aspasia, Perikles’in ikinci eşi olmuştur ve üzerindeki etkisinin zamane kadınları düşünüldüğünde kıyaslanamayacak denli büyük olduğu hatta Perikles’in bazı konuşmalarını bizzat Aspasia’nın yazdığı ileri sürülür. Atina’nın göreli olarak en müreffeh olduğu Perikles döneminde çağın önemli simaları üzerinde etkisi ihmal edilemez boyuttadır. Perikles ve Çağı adlı kitabın yazarı Adolf Schmidt’e göre Sokratik Yöntem, Aspasia’nın yöntemidir. Aspasia, pek çoklarınca kötü kadın ilan edilmiş ve sert eleştirilere maruz kalmıştır fakat kendisine büyük bir aşk ile bağlı olan Perikles tarafından korunmuştur.

Sofistler
Sofist filozoflar, pratik problemlerle uğraşırlar ama dünyaya pratik konularda bile olsa teorik bir temel olmadan bakılamayacağının örtük farındalığıyla diyalektiği hakikate ulaşmak yerine haklı – haksız, doğru – yanlış herhangi bir görüşü savunmada araç olarak kullanmışlardır.
Protagoras, “İnsan, her şeyin ölçüsüdür” sözüyle, hem bilgi hem de değerler (ahlak, hukuk vb.) alanında görecelik ve kuşkuculuk olduğunu ileri sürer; ama bu bakış açısı, ilk bakışta “doğru” gözükse de toplumsal yaşamın varlığı, aynı değerlerle yaşayan ve aynı değerler uğruna yaşayanların varlığıyla yanlışlanır. Kaldı ki, bilgi ve değer alanındaki rölativizm, toplumsal hayatı olanaksızlaştırdığı gibi insanın hayatı kavrayıp hayat içinde kendini konumlandırmasını da olanaksızlaştırdığı ileri sürülür.

IV. SOKRATES’İN FELSEFESİ
Sokrates’in Amacı Nedir?
İnsanın ahlaki bir varlık olarak kendini bilmesi, bilgili, yani erdemli bir varlık olarak kendini inşa edip -ki bir potansiyel olarak bu her insanda vardır- mutlu bir kişi olarak yaşamasıdır; bununla birlikte toplumsal refah, mutluluk, adalet de gerçekleştirilmiş olur.

Sokrates’in Felsefesi
“Sokrates, kendisinden önceki düşünürlerin tuttuğu yolun tersini benimsedi; dışgerçekle ve doğayla değil, insanla ve ahlak sorunlarıyla ilgilendi. Filozofun araştırma ve irdelemeleri, ahlaksal yaşayışa, erdemlere (faziletlere) yöneliyor ve felsefe tarihinde ilk olarak ve kesin bir biçimde insan zihni ve öznesi, kendisine dönerek kendisini inceliyordu. Sokrates için gerçek değer taşıyan bilgi, insanın kendi öz varlığına ilişkin olan bilgiydi. Bundan ötürü, “kendini tanı” sözüne çok önem vermiş ve bu sözü ilke olarak benimsemişti.”[1]

Felsefi Görüşlerini Oluşturan Temel Tezleri Nelerdir?
a. İnsan, bilen bir varlık olarak yaşar. Doğuştan fikirlere sahiptir. Rölativizme, sofistlere karşı çıkar.
b. İnsan, ahlaki bir varlıktır. Erdemli olmak ile bilgili olmak özdeştir. Yaşamın ana gayesi mutlu olmaktır. 
c. Yöntemi, diyaloga, diyalektiğe dayalıdır. İroni ile başlar, soru-cevap ile devam eder, ardından buldurma-keşfettirme ile doğur(t)ma gerçekleş(tiril)ir. 

İroni ve Maieutike
“Sokrates, nesnel düşünce felsefesinin bir anlamda kurucusudur. İnsan bilincinden bağımsız bir varlık alanı vardır ve bu varlık alanı, bilen özne tarafından tam olarak bilinebilir. Sokrates’e göre iyilik, kötülük, erdem, bilgi, değerler, insandan insana ya da toplumdan topluma değişmez. Her insanda var olduğunu ileri sürdüğü bilgilerin, kendine özgü “maieutike” (doğurtma sanatı) yöntemi ile uyandırılmasına yardımcı olur. Sokrates’in yönteminin biri alaycı diğeri yıkıcı iki ayağı vardır. “Sokrates, “alaycı” bir tavırla onun sağlam bilgiler ileri sürmediğini gösteriyor; düştüğü çelişkileri bir bir göz önüne seriyordu. Sokrates’in ünlü “alaycılığı”,  yönteminin olumsuz, yani “yıkıcı” yanıydı; bilgileri doğurtma sanatı maieutike ise, olumlu, yani “yapıcı” yanıydı. Bunlar, Sokrates’in düşünüşünün temel özelliklerini oluşturuyordu.”[2]
Kısa bir anlatımla ironi, Sokrates’in çeşitli sorularla karşısındaki kişiye bilgisizliğini keşfettirmesi; meuetike ise, Sokrates’e göre insan doğuştan fikirlerle sahiptir. Ebe metaforuyla –annesine atfen- delikanlıların zihinlerindeki bilgilerin doğmasını sağladığını ileri sürer.

Mutçuluk (Eudaimonismos)
Sokrates’e göre erdemli insan mutlu insandır. Bilgi, erdemdir. Hiç kimse bilerek kötülük yapmaz. Sokrates, İlkçağ “mutçuluk” (eudaimonismos) görüşünü dillendirenlerin başında gelir. Sokrates, bir anlamda tekniğin de eleştirisini yapmaktadır. Bilgi ya da araştırma, insan ile olan bağını yitirdiğinde kontrolden de çıkmakta. Sokrates’in bakış açısı, günümüzde insan ile varlık arasındaki derinleşen uçurumun giderilmesinde ve insanın varlıkla kucaklaşmasında ışık tutucu aydınlatıcı bir işlev taşıyabilir.

Episteme – Doxa
Sokrates, doxa’nın karşısına episteme’yi koyar. Bilgi, öğretilmez, keşfedilir; birlikte bulunur. Sokrates, “hayatımıza temel olacak ve bizi birleştirecek ölçüler nedir?” diye sorar; hayat, ona göre, bu ölçüler üzerinde yükselir. Bunlardaki rölativizm, insan ve toplumsal hayat için tehlikedir; birlikte yaşamanın olanağının ortadan kalkmasıdır.

Tümevarım
Sokrates’e göre tekil, tümele bağlıdır. Tümelin bilgisine haiz olan kimse, yaşam karşısında sarsılmaz bir temele sahiptir. Tümelin bilgisine Sokratik diyalogla ulaşılır; bu, kavramın birlikte tanımlanarak (definition) belirlenip sınırlarının çizilmesidir. Bunun için kullandığı yöntem tümevarımdır (epagoge, inductio).

Gerçek Bilgi
“Gerçek bilgi, o bilgiyi kazanan kişinin, ciddi bir biçimde sorgulayıp akılyürütmeyle eleştiri süzgecinden geçirerek temellendirdiği, kendisine mal ettiği bir şeydir. Sokrates, bundan dolayı hazır bilgi vermez, uygun soru teknikleriyle, bilgiye gebe kalan genç insanın, genel doğruları, kendisine ait bilgiyi üretmensini sağlar.”[3]

V. SOKRATES VE EĞİTİM
Sokratik Araştırma Yöntemi
Sokrates, “Bildiğim bir şey var ise, o da hiçbir şey bilmediğimdir.” diyerek eğitimin insanın bildiklerinin bir kum denizindeki kum tanesi kadar olduğuna işaret eder. Sokrates, felsefe yapış tarzı ya da yöntemi bakımından hala özgünlüğünü korumaktadır. Kısaca Sokratik Yöntem olarak kavramsallaştırılan bu yöntem, belli türden bir konuyu interaktif biçimde aktarmada hala aşılabilmiş değildir.

“Sokratik araştırma yöntemi, aynı zamanda kavramsal ya da genel tanımlara ulaşmaya yönelik bir araştırma yöntemidir.”[4] Genel tanımlar olmaksızın iletişim de olanağını yitirir. Bu, iletişimsizlik ya da kargaşa hali yalnızca entelektüel değil ahlaki yönden de olur. İnsan, genel tanımlardan yoksun biçimde hayatını inşa edemez. Yaşam, özü gereği birtakım ilkelere ya da değerlere ihtiyaç duyar.
Soru-cevaptan öte bir anlamı olan Sokratik Yöntem'de sorulan sorular, belli türden bir şeyi çıkarmaya yöneliktir. Varsayım, karşıdaki kişinin söz konusu konu ya da kavramı doğal olarak bildiğidir ya da bilme imkânına, keşfetme imkânına sahip olduğudur; o nedenle, insan zihni doğuştan boş bir levha değildir. Doğurtucu ya da ebe, yerinde sorular sorar, sorulara verilen yanıtları yeniden sorulara dönüştürerek öznenin keşfetmesine yardımcı olur. Doğumun bir tür aracıdır, yardımcısıdır.  

Önce, kavramla ilgili, kavramı didikleyici felsefi sorular sorulur; beyin fırtınası ile çalışma interaktif hale getirilir. Ardından konuyla ilgili somut yaşantı örneklerinin ele alınan kavramla ilgisi tartışılır. Spekülasyon yapılır. Konuyla ilgili çeşitli sorular üretilir. Grup üyeleri tarafından ileri sürülen bir yargıyı, dayanaklarıyla birlikte göstermek; yargının altında yatan ilkeleri, düşünceleri ifşa etmek; ayrıca, ileri sürülen yargının “öncül” olarak kullanıldığında ulaşılabilecek sonuçları(nı) işaret etmek.

Sokratik Araştırma Yönteminin Amacı
“Sokratik araştırma yöntemi, aynı zamanda kavramsal ya da genel tanımlara ulaşmaya yönelik bir araştırma yöntemidir.”[5] Genel tanımlar olmaksızın iletişim de olanağını yitirir. Bu, iletişimsizlik ya da kargaşa hali yalnızca entelektüel değil ahlaki yönden de olur. İnsan, genel tanımlardan yoksun biçimde hayatını inşa edemez. Yaşam, özü gereği birtakım ilkelere ya da değerlere ihtiyaç duyar.

Sokratik Soruşturma Nedir?
Sokratik Yöntemi kullanarak belli türden bir konu ya da kavramı didikleyip zihinlerde açık ve seçik hale getirmektir. Bu amaçla konu, problem ya da kavram,  yedi farklı açıdan soruşturulur. Bunlar:
1. Açıklama Soruları
2. Konuyla İlgili Sorular
3. Varsayım Soruları
4. Neden ve Kanıt Soruları
5. Köken ya da Kaynak Soruları
6. Öneri ve Sonuç Soruları
7. Bakış Açısı Soruları

Sokratik Yöntem İle İlgili Kavramlar
Sokratik Konuşma
Herhangi bir konuda iki ya da daha fazla kişinin belli bir mekânda belli süreliğine bir araya gelerek ele alınan konuyla ilgili soru ya da soruları yanıtlamak amacıyla sesli düşünme etkinliği Sokratik Konuşma olarak adlandırılır.

Sokratik Hoşgörü
“Başkalarını dinleme, söylediklerinde içerilen gerçeğin nedenlerini dikkatle araştırma.”[6]

Sokratik Diyalogun Amacı
Sokratik diyalogun amacı, “insanların kendi hayatlarında iyi gerekçelendirilmiş sağlam kararlar alma becerisini geliştirmektir. Bu da eleştirel yeteneklerini geliştirmelerini gerektirir.”[7] Yaşantıların birden çok yönünün olduğunu ve bakış açısına göre karşımızdaki olayın değiştiğini ve farklı anlamlar kazandığını yaşayarak göstermek.

Sokratik Konuşmalar ya da Phrassia (Hakikati Söylemek)
Hakikati söylemek, mantıksal, zamansal ve etik olarak hakikati bilmenin ardından gelir. Hakikati bilmek de hakikati aramaktan. Hoş, bilinmeyen bir şeyi aramanın yersiz olduğunu ileri süren sofistleri bir yana bırakırsak hakikati arama, hakikate dair doğru soru ve soruşturmayı gerektirir. Sokrates, doğru bir hayatın sorgulanmadan yaşanmayacağını söyler ama salt sorgu değildir bu, bulmadır da yani bilgiyi, erdemi ve bunların bileşkesi olan mutluluğu. Başa dönersek hakikat nedir? İnsan, hakikati bilebilir mi? Nasıl? İnsan, ayağa kalktığı ilk günden beri bu sorularla meşguldür; bir anlamda hayat, yaşama dair soruların yanıtlarını arama sürecidir.

VI. SOKRATES VE DOĞRU YAŞAM 

Doğru bir yaşayış nedir? Hangi yaşamdır?

Araştırmada bulunacak tümel doğru, ahlak bilincine açıklık ve güven sağlayacaktır. Sokrates’e göre bilgi, erdem ve mutluluk özdeştir. Doğru yaşam, bilgili, erdemli ve mutlu bir yaşamdır; biri, diğerinden koparılıp ayrılamaz. Mutluluk, ruhun sürekli olan sağlığı ve esenliğidir. Bu esenlik, tesadüfî olamaz, ancak bilgiyle olanaklıdır. (Bu etik bilgi, bir anlamda Aristoteles’in de habercisidir.)

Hakikat Nedir? Doğru Bir Hayat Nasıl Olmalıdır?
Yaşamda her davranış, birtakım bilgiler temele alınarak yapılır; bilgi yanlış ise, yaşamın doğru olması beklenemez. Doğru bir hayat, ancak doğru bilgiler üzerine kurulabilir. Doğru bilgilere sahip kişi erdemlidir; nitekim hiç kimse bilerek kötülük yapmaz ya da bilerek kötü olmaz. Bilgili kişi, erdemlidir ve aynı zamanda mutlu kişidir. Erdemsizlik, bilgi noksanlığından gelir. Erdem ve erdemli olmak öğretilebilir; bu da ancak akıl yoluyla olanaklıdır. Erdemin nesnel bilgisine tek teklerden yola çıkarak soyutlamayla ve tümevarımla ulaşılabilir.

Erdemli Olmanın Ödülü
Sokrates’e göre erdemin ödülü, yine erdemin kendisidir. Erdem, erdemli olmanın ve mutlu olmanın ötesinde yaşam için değerli olan ne olabilir ki? Kişi, erdemli olarak yaşamın nihai amacına erişmiştir.
Sokrates, insanlara kendilerini tanımalarını, sürekli olarak önyargılarını sınamalarını, mutluluğun zenginlikten, bedensel hazlardan ya da zevklerden değil, insan ruhunun mükemmelleşmesinden geçtiğini anlatır. 

Sokrates’in Üç Filtresi
Sokrates’e göre üç filtre vardır: gerçek, iyilik ve işeyararlılık. Bir sözü ya da davranışı bu üç fitlerden geçirdiğimizde eleğin üzerinde bir şey kalmazsa zaman harcamaya değmezdir.

Sokrates’te Sormak
“Sokrates, genellikle “incelemek” (eksetadzo), “araştırmak” (zeto, eroto), “soruşturmak” (skopo, diaskopo, skeptomani), “sorgulamak” (ereo, eneuno) fiillerini kullanır. Araştırılan, incelenen, sorgulanan, soruşturulan, sadece insanların erdem ya da ahlaki bilgiyle ilgili inançları, moral hipotezleri değil, fakat aynı zamanda hayatları, yaşam biçimleridir.”[8]

Zihinsel Katharsis
Sokrates, adıyla anılan yöntemde sorduğu sorularla karşısındaki kişinin tezini çürütür ve kişinin tezindeki çelişkileri keşfetmesini sağlar. “Söz konusu olumsuz yöntem hiçbir şekilde bilgi vermez, aksine bilgi sanılanı çürütüp “zihinsel bir katharsis sağlayarak” bilginin üzerine yükseleceği sağlam temelleri hazırlar. ”[9]

Yaşam İçin Bilgi
“Phaidon’da Sokrates, Doğa Filozofları’nın doğayı açıklama yöntemleri ve bu yöntemlerinin sonucu olarak ortaya attıkları kuramlarının herhangi bir değeri olmadığını açıkça söylemektedir (96 a vd).”[10]

Diyalektik nedir?
Yunanca dia ve logos kelimelerinden türeyen bileşik bir kelime olan diyalektik, felsefe tarihi süresince pek çok filozofça ele alınmış ve farklı içerikler yüklenerek kullanılmış zengin bir felsefe kavramıdır.
Sokrates, diyalektiği hakikatin ortaya çıkarılmasında yöntem olarak kullanır. Sokratik ya da Maieutik yöntem de denir.

VII. SOKRATES VE ETKİLERİ
Sokrates’ten Öğrendiklerimiz
Bugün, sıklıkla öğrenciler, kendilerini zorla tıktığımız mimari yapılarda yine zorla okuttuğumuz kitapların ve konularının –sınavlar dışında- hiçbir şeye yaramadığını düşünmekteler. Eğitim, bilgiyi Sokrates’in işaret edip dikkat çektiği gibi niçin’i ile birlikte verildiği takdirde göreli olarak eğitime dair gelişen kayıtsızlığın göreli olarak azalacağı vakıadır. “Sokrates öyle ümit etmektedir ki eğer Anaksagoras kendisine Yer’in şeklinin ne olduğunu öğretecekse, bunun nedenini de gösterecektir. Örneğin eğer Dünya’nın düz olduğunu belirtecekse, bunun onun için sahip olması mümkün olan en iyi şekil olmasından ötürü olduğunu gösterecektir.”[11] Buna göre Sokrates’in görüşleri erekselcilik ya da teleoloji altında düşünülebilir.

Sokratesçi Okullar
         Megara Okulu
         Elis – Eretria Okulu
         Kynikler Okulu
         Kyrene Okulu

Kynikler ve Kyrene Okulu
Bu okullardan ilk ikisinin etkileri sınırlı olmuş ama Kynikler ve Kyrene Okulunun etkisi yüzlerce yıl sürmüştür. Sokrates’in fikirleri, yolları amaçta birleşen ama araçta ayrılan Kynikler ve Kyrene adlı iki okul tarafından işlenir. Kyrene Okulu, hedonizmin, Kynikler ise kinizmin kavramsal çerçevesini oluştururlar. Kyrene okulu, asli amaç olan mutluluğa hazlara yönelmekle; Kynikler, “hazlardan kaçınıp sadece erdemli olmakla ulaşılabileceğini savunuyordu. Bu iki okul ahlak felsefesinin daha sonraki gelişimini etkilemiştir. Nitekim Kyrene Okulunun haz öğretisi Epikurosçulukta; Kyniklerin erdem öğretisi de Stoa felsefesinde gelişmiş olarak daha sonra ortaya çıkar.”[12]

Kynikler Okulu
Kurucusu Antisthenes (444 – 368) olan Kynikler Okulu, daha çok Sinoplu Diogenes (412 – 323) ile bilinir ve anılır. Yunanca kyon yani köpek kelimesinden alır adını. Kynikler, haz ve insan tarafından belirlenen, doğada karşılığı olmayan ihtiyaçların insanı köleleştirdiğini, insanın bunlardan kurtularak tanrılaşabileceğini yani özgürleşebileceğini ileri sürerler. Kyniklere göre bilge kişi, dünyaya yüz çevirerek özgürleşmiş biridir. Diogenes, kendisinin bir dünya yurttaşı (kosmopolites) olduğunu söyleyerek ne yurt ne din ne de coğrafi anlamda bir bağlılığının olduğunu söyler.

Kyrene Okulu
Kurucusu Aristippos (435 – 355) olan Kyrene Okuluna göre iyi olan hazdır. Bilgi, insanı mutluluğa ulaştırır, bu yüzden değerlidir. Bilge kişi, dünya nimetlerinden ve hayattan tat almasını bilen kişidir. Hedonist Theodoros, “yurdum bütün dünya” diyerek Kynik Diogenes ile aynı düşünceyi dillendirir. Bir başka hedonist filozof Euhemeros, Kyrene Okulu’nun dine bakışını yoruma yer vermeyecek şekilde ifade eder: “Tanrılara tapmak, kralları ve bu gibi büyük insanları saymaktan doğup gelişmiştir; bu saygının daha bir büyütülmüş biçiminden başka bir şey değildir.”

VIII. SONUÇ
Yaşamda her davranış, birtakım bilgiler temele alınarak yapılır; bilgi yanlış ise, yaşamın doğru olması beklenemez. Doğru bir hayat, ancak doğru bilgiler üzerine kurulabilir. Doğru bilgilere sahip kişi erdemlidir; nitekim hiç kimse bilerek kötülük yapmaz. Erdemsizlik, bilgi noksanlığından gelir. Erdem ve erdemli olmak öğretilebilir; bu da ancak akıl yoluyla olanaklıdır. Erdemin nesnel bilgisine tek teklerden yola çıkarak soyutlamayla ve tümevarımla ulaşılabilir. Araştırmada bulunacak tümel doğru, ahlak bilincine açıklık ve güven sağlayacaktır. Sokrates’e göre bilgi, erdem ve mutluluk özdeştir. Doğru yaşam, bilgili, erdemli ve mutlu bir yaşamdır; biri, diğerinden koparılıp ayrılamaz; bu da ancak bilgiyle olanaklıdır.

Sofistler, Sokrates ve Ölüme Giden Yol
Protogoras, “İnsan her şeyin ölçüsüdür” sözüyle bireyci, faydacı ve rölativist dünya görüşünün temellerini atar. Herkes için geçerli bilginin olanaksızlığını ve her şeyin, varlığın, bilginin ve bunların zorunlu bir sonucu olarak değerlerin kişiden kişiye değişmesi, toplumsal hayat için ciddi bir tehlikedir. Sokrates, bu tehlikenin farkındadır ve hayatı sofistlerin düşüncelerine karşı mücadeleyle geçmiştir. Ne hazindir ki sofistlikle suçlanarak yargılanması ve inatçı gururu nedeniyle jüriyi kışkırtması ölüm cezası almasına neden olur. Burada bir konuya açıklık getirilmesi gerekir; o da: Sokrates’in sadece sofistlikle suçlanmadığı gerçeğidir. Sokrates, felsefesinin önemli bir parçası olarak tanrı demirgous’tan söz eder; bu düşünce, pagan Yunan dinine ve tanrılarına yeni tanrılar getirmektir ve kabul edilemez bulunur.

Sokrates ve Savunması
Sokrates, pek çok penceren tarif edilebilir ama belki de en etkilisi Sokrates’in Savunması’nda Platon tarafından dillendirilen şu ifadeler olsa gerektir: “Ben tanrının devletin başına tebelleş ettiği bir atsineğiyim; her gün her yerde dürtüyor, uyarıyor, azarlıyor, peşinizi hiç bırakmıyorum. Benim gibi kolay kolay bulamayacaksınız, yargıçlar, onun için beni esirgemenizi, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm. Ama belki de, uykusundan yeni uyandırılmış biri gibi, canınız sıkılarak, uzun boylu düşünmeden Anytos’un öğüdüne uyar, beni kolayca vurup öldürebileceğiniz sanısına kapılır, tanrı size acıyıp benim yerime başka bir atsineği gönderinceye kadar, yaşamınızın geri kalan bölümünde uykuya dalarsınız gene.”[13]

Filozoflara Göre Sokrates
Kant’a göre Sokrates, aklın idealidir.
Hegel’e göreyse “bir insanlık kahramanı, felsefesini yazmayan ama yaşayan gerçek bir filozof”tur.

Anahtar Kelimeler
Sokrates, Sokratik Yöntem, Sokratik Konuşma, Sokratik Soru, teorik bilgi, pratik bilgi, ebe, erdem, bilgi, mutluluk, doğru yaşam, diyalektik, ironi, doğur(t)ma, keşfet(tir)me, eğitim

Kaynakça
* Arslan, A. İlkçağ Felsefe Tarihi, Sofistlerden Platon’a, Cilt 2. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2006
* Aydın, H. Sokrates'in Felsefesi Işığında Sokratik Yönteme Analitik Bir Yaklaşımhttp://www.universite-toplum.org/pdf/pdf_UT_364.pdf
* Aydın, M. Z. Aktif Öğretim Yöntemlerinden Buldurma (Sokrates) Yöntemi, http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/302.pdf
* Brauner, C. J. – Burns, H. W. Eğitim Felsefesi, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/512/6313.pdf
* Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006
* Gökberk, M. Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2008
* Hilav, S. 100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1981
* Höffe, O. Felsefenin Kısa Tarihi, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2008
* Ksenophon, Sokrates’ten Anılar, Çev. Candan Şentuna, TTK Basımevi, Ankara, 1994
* Yüçesoy, S. (Der.) Sokratik Konuşma, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, İstanbul
* Uluslararası Eğitim Felsefesi Kongresi, Küreselleşme Sürecinde Eğitim Sorunlarının Felsefi Boyutları, Eğitim-Bir-Sen, Ankara, 2009, http://www.egitimbirsen.org.tr/dokuman/bildiriler.pdf


[1] Hilav, S. 100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1981, s. 38
[2] Hilav, S. 100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1981, s. 39
[3] Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 99
[4] Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 99
[5] Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 99
[6] Yüçesoy, S. (Der.) Sokratik Konuşma, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, İstanbul, s. 150
[7] Yüçesoy, S. (Der.) Sokratik Konuşma, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, İstanbul, s. 151
[8] Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 93
[9] Cevizci, A. Sokrates, Say Yayınları, İstanbul, 2006, s. 93 – 94
[10] Arslan, A. İlkçağ Felsefe Tarihi, Sofistlerden Platon’a, Cilt 2. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., 2006, s. 94
[11] Arslan, A. İlkçağ Felsefe Tarihi, Sofistlerden Platon’a, Cilt 2. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., 2006, s. 98
[12] Hilav, S. 100 Soruda Felsefe, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1981, s. 41

[13] Platon, Sokrates’in Savunması, 30e – 31a

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder