68 ve Fona Dönüşen “Obje”
Kırk yıl ne de uzun zamandır hayatının baharında henüz yirmili yaşlarındaki gençler için! “Ah gençlik!” diyecek yaşta değilim. 95'te bitirdim üniversiteyi. ne 68 kalmıştı ne de romantizim ama en önemlisi düşten uzak katı rasyonel ve lümpen pragmatizminin egemen olduğu yarıköylü bir Türkiye'de teneffüs etmiştim o yılları. 68'de ise yarı değil
tamköylü bir Türkiye’de yaşanmaktaydı.
Bugünden 68'e bakmak, ki sanırım hem Türkiye'de hem de dünyanın pek çok ülkesinde başta Fransa olmak üzere fazlasıyla yazılıp çizilecek ve belki de kuvvetle muhtemeldir ki 68 yeniden yaratılacak. Nasıl bir 68 olacağını, post kapitalizmin günümüzde aldığı şekille eline aldığı her şeyi içeriğinden soyup ortalık malı etmesine bakılırsa neye benzetileceği bir muamma olma olmasa gerek.
Yalnızca bir noktaya değinerek bu tartışmalara katkıda bulunmak istiyorum: düşünden soyulan bir insandır günümüzün insanı! romantizmden ve düşten yoksun olan genç bir özne, zihnini "ne" ile doldurup hayata "nasıl" bakıp kendini "nasıl" ve "nerede" inşa edebilecektir? 68 ve onu besleyen toplumsal dinamikler, hayata sinerji katıyordu; oysa şimdi, nispeten kısa bir süreliğine de olsa "ideolojilerin sonu"nun yaşanması, toplumsal tabanı olan oluşumların görece kolay ama kısa ömürlü olmasına neden olmakta ve haliyle bu da öznelerin neye göre oluşacaklarını ve davranışlarını neye göre şekillendireceklerini ya da daha kısa bir anlatımla yaşamlarının rengini belirleyecek "fon"dan yoksunluklarını doğurmakta ve renksiz bir dünyaya evrilmekteyiz; bir başka deyişle sanallaşmaktayız; bu sanallaşma, olgunun zemininden koparak gerçekliğin yeniden üretilmesinde görülmekte. oysa hayat, romantik düşlerle renkli. çünkü akıl, olguyu durdurup dondurarak algılar ve o olguyu kendince inşa eder; bunu kıransa elbette sanat ve politikadır.
Bugün, küresel dünyanın görece etkin özneleri olan gençlerin geniş genelinin düşlerini muhtelif içerikteki "kariyer"ler doldurmakta; oysa kariyer, fonda değil olsa olsa fonun önünde bir figür ya da obje olabilir; objenin fona dönüştüğü bu "an"da fon, "kariyer" olup hayatın kalan figürlerini kendine bağlamakta ve o "form"dan her şeyi görmekteyiz. Dikkat çekmeye çalıştığım nokta: nesnenin fona dönüşüp hayatın
zeminini kaplamaya başlaması.
V. Metin Bayrak
V. Metin Bayrak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder