26 Mart 2012 Pazartesi

"Öznenin Kuruluşunda Özne Nerede?" Sergisi



"Öznenin Kuruluşunda Özne Nerede?" Sergisi

Giriş
İnsan, kendi hayatının öznesi midir? Özne kimdir? Nasıl oluşur? Nerede hangi araçlarla doğal bir varlık özneleştirilir? Bu özneleştirme sürecinde temel araç nedir? Bu araçlar, süreçte birbirlerini besleyip tamamlarlar mı yoksa aralarında çatışmalar yaşanır mı? Bu süreçte okul nerededir? Okul, "adam olma"nın olmazsa olmaz yeri midir? Sahi, okul nedir ve hangi araçlarla çalışır?

Okul, artık hayatın tamamını kapsayan bir olguya ideolojik bir işlev yüklenerek dönüştü. Hayatımız boyunca eğitiliyoruz. Belki resmi belge almıyoruz her eğitimimizden ama neyi ne kadar okuduğumuza ya da ne konuda ne kadar eğitildiğimize göre değişmekte toplumsal statümüz, prestijimiz ve gelirimiz. Formasyonlarımız, ana özümüze / tözümüze dönüşmüş ve insan olma kimliğimiz ilineğe. Bunun sonucu olarak insanın ontolojisi kaymış. İnsan, her an forma sokulan bir varlık olarak yeni bir epistemolojiye ihtiyaç duymakta. İnsanı algılamanın koşulu yeni değil farklı bir "göz" ile ona bakmaktır. İnsan, burada eğitilen insan, kimdir? Biz, egemen ideoloji, iktidar, onu bir özne olarak belirleyip çeşitli kutulara yerleştirerek tanımlamaktayız. İyi ama bu özne kimdir? Biz, onu bu kadar çok kutulara sığmaya / sığdırmaya zorlarken o ne düşünmekte? O, bir özne mi yoksa kurulmuş bir özne mi? Eğer bir özne ise onun kendini ifade biçimi de hiç kuşkusuz vardır. O, bir özne olarak "okul" diye tanımlanan kutularda kendini ve içine tıkıldığı, içine kapatıldığı, bilincinde ve bedeninde bir tür ıslahlaştırma pratiği yapılan yeri nasıl algılamakta? Biz, yetişkinler, üretimi görece tamamlanmış özneler, ahlakın ve toplumun polisleri belli bir omurgaya; ana kompozisyona sahibiz. Oysa henüz biçimlenme sürecindeki özneler, ham. Bizim gözümüzden -eğer bir kategorileştirme yapmak gerekirse- onlar ve içinde yer aldıkları evrenler tanımlı ve bellidir. Oysa onların gözünden onlar kimdir ve nerededirler? kendilerini ve içinde yer aldıkları evreni nasıl algılamaktadırlar? Onların gözünden kendilerine ve içinde yer aldıkları mekânlara bakmaları istendiğinde neler gördüklerini ifade etmeleri istendiğinde bizimle neler paylaşırlar? Foucault'un "Söz Mahkûmların!" sözünde ve eyleminde olduğu gibi sözü, metin yazarlığını ve PR'ını yetişkinlere vermeden öğrenci/özne/bireylere verelim ve dinleyelim.
Sergi, üç bölümden oluşur. İlköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim dönemindeki öğrenciler. Bununla amaçlanan özneleşme / özneleştirme / özneleştirilme sürecinin izini sürebilmek.

Sergileme süresince çeşitli yan etkinliklerle özneleştirilme sürecini konu edinen söyleşiler ve performanslara yer verilir.

Amaç
Giriş kısmında kısaca değinildiği gibi özneleştirilme sürecindeki bireylerin gözünden kendilerini ve artık fetişleştirilen eğitim ve kurumlarını nasıl gördüklerini çeşitli araçlarla ifade etmelerini sağlamak. Bu sergiyle amaçlanan, eğitimin içeriği ve eğitim yapılan mekânların üretiminde farklı bir göz olarak "onlar"a söz vermek ve eğitim kavramının içeriğini zenginleştirmek. Bununla amaçlanan, eğitimin toplumsal bir ıslah aracı olmak özelliğini desteklemek değil; dayatmacı ve ideolojik bir araç olma özelliklerinin arındırılmasına katkıda bulunmaktır. Amaç, kaba anarşist dünya görüşlerinin sıklıkla dillendirdiği gibi eğitim karşıtlığı da değildir. Sergiyle amaçlanan bir diğer noktaysa insana, kendi hayatının öznesi olma hakkının tanınmak istenmesidir.

Kapsam
Birinci sergi, anaokulu, ilköğretim ve lisede okuyan çeşitli sınıflardaki öğrencilerin ve öğrenci gruplarının "iş"lerinden oluşacaktır. Hayata geçirilebildiği koşulda üniversite öğrencilerinin de aynı konu özelinde işleri konu projede yer alabilir.

Yöntem
Sergi, anaokulu, ilköğretim ve lisenin çeşitli sınıflarında okuyan öğrencilerin malzeme ve konuda tamamen serbest bırakılmalarıyla gerçekleştirilecektir. Sergilenecek işler, bir şiir olabileceği gibi kullanılmış bir eşya ya da elbise ya da ısırılmış bir tost ya da hamburger de olabilir; heykel, resim, müzik ya da video da olabilir; burada hiç kuşkusuz sergileme mekânının izin verdiği ölçüde işler sergilenebilir. Proje, Türkiye'deki bütün okullara açık olarak uygulanacaktır. Arzu eden okul, öğretmen, öğrenci... projeye başvuruda bulunarak sergide yer alabilirler. Sergiye bireysel katılım yanında arzu edenler grup olarak da temsil edilebilirler. Bu anlamda herhangi bir kısıtlama yoktur.

Metodoloji anlamında takibinin ve sonuçlarının görüce yönetilebilmesi için İstanbul’dan projeyi sahiplenecek bir okul ve bu okulun proje özelinde ortaklık kuracağı taşradan ve/veya yurt dışından bir okul ile projenin hayata geçirilmesinin, amaçlara daha fazla katkıda bulunacaktır.

Sergileme
Sergileme, kamusal alanlara yakın ve ulaşım kanalları görece kolay, geniş kitlelerce erişilebilecek ve Milli Eğitim Bakanlığınca da -ironik de olsa- desteklenecek bir sergi mekânında da gerçekleştirilebilir. Sergileme, tanımlı bir sergi mekânda yapılabileceği gibi açık ya da kapalı kamusal bir alanda da yapılabilir; ama serginin örgün eğitim hizmeti verilen bir mekânda yapılması, projenin daha çok tartışılmasına katkıda bulunabilir.
  
Proje & Düzenleyen
V. Metin Bayrak
Tarlabaşı, İstanbul, 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder