Popülerleşen
İslam ve Postmodern PR Sömürüsü
Kendi
İrademle İtaat Edip Kölelik Yapıyorum
Sibel
Üresin'in ortaya attığı "çokeşlilik yasal olsun" önerisinin söylemsel
analizinin yapılmaya çalışıldığı bu eleştiri yazısında analizin ardından birkaç
tez ileri sürülecektir.
a. Çokeşlilik,
İslam'dan çok önce Arap kültüründe görülen bir olgudur. İslam, içinde doğup
geliştiği Arap kültüründen pek çok öğe taşımaktadır; çokeşiliğe de bu açıdan
bakmakta fayda olduğu kanaatindeyim. Üresin, çokeşli ilişkisi olanları homojonleştiriyor
ve İslam dinine mensup olan ve olmayan olarak iki ayrı kategoriye ayırıp "Bu
muhafazakâr kesimde ‘imam nikâhlı eş’, diğer kesimde ‘metres’ adını
alıyor”" diyerek muhafazakar kesimin yaşadığını örtük biçimde değerli
kılıp 'diğer' kesiminkini değersiz buluyor. Toplum nezdinde nikahlı eş olmak
ile birinin metresi olmak ayrı kategoriler ve statüleri, buna bağlı olarak da
prestijleri hiç kuşkusuz farklıdır.
b. Öneriyi
ortaya atan hanım, modernizmin ürettiği bir toplumsal-siyasal bir öznedir. Çünkü,
kendisiyle ilgili internette "1976 İstanbul doğumlu Sibel Üresin Yaşam
Koçluğu ve Aile Danışmanlığı konularında uluslararası sertifikalara sahip ve
Davranış Bilimleri dalında Yüksek Lisans mezunu. Fatih Belediyesi, Ümraniye
Belediyesi, Şile Belediyesi, Bahçelievler Belediyesi, Eyüp Belediyesi,
Arnavutköy Belediyesi, Kocaeli Belediyesi, Bursa Emniyet Müdürlüğü, İSKİ, Sıcak
Yuva Vakfı, Mavi Haliç Derneği, İSEGEV Vakfı gibi kurumlarda eğitim ve
seminerler veren Sibel Üresin, Hilal TV’de ‘Burda Hayat Var’ isimli bir
programı hazırlayıp sunuyor" bilgisi yer alıyor. İstanbul'da doğup yaşayan
ve davranış bilimlerinde yüksek lisans derecesine sahip bir özne olarak ayakta
kalmak için bir erkeğin desteğine ihtiyaç duymayan özgür bir kadını temsil
ediyor. Sosyolojik bir olgu olan çokeşlilik, modernizm öncesi dönemlerde
çeşitli toplumlarda yaşanmıştır. Modern bir özne olan Üresin, "Bir
erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu
özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız.
Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması durumunda
yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence çokeşliliği kurtuluş
olarak görmelidir. Boşandığında kaybedecekleri, kazanacaklarından fazla olan
kadın, kalmayı tercih ediyor" diyerek kadın-erkek ilişkisini
geleneksel kodlarla tahlil edip konu kitleyi homojenleştirmektedir.
Söylemindeki kadın, modern bir özne değildir; oysa bugün Türkiye'de kadınlar,
artık eğitimden daha fazla pay alıp çalışma hayatında daha fazla yer
almaktadır; bu, bir süreç olarak kadınları özgürleştirmektedir tıpkı Sibel
Üresin gibi. Modernizmin aşılıp postmodernitenin yaşandığı 2000'li yıllarda
anakronik bir bakışla kadınların ne eğitim alan ne de çalışma hayatına katılan
bir kitle olduğu kabulüyle akıl yürütmek, insan zihnini kaçınılmazcasına
yanılgılara düşmekten kurtaramamaktadır.
c. Modernizm,
tek akıl ya da nesnel akıl üzerinde yükselir ve sosyal, hukuksal, ahlaksal
hayatı teptipleştirme iddiasındadır. (Postmodernizm, içinden çıksa da bu
anlamda Modernizmin karşıtı değil midir?) Günümüzdeki medeni hukuk, modernizmin
ürünüdür. Gündelik hayat, Türkiye coğrafyasında da 170 yıldır modenizm
tarafından kurgulanmaktadır. Modernleşme, bir süreç olarak İslami kesimi de
içine alan bir olgudur.
d. İddia,
İslami referansa sahip kavramları, anakronik bir bakışla siyasal-hukuksal
zemine taşıma girişimi ve imam nikahının
medeni nikaha alternatif olması ya da imam nikahının medeni nikaha galebe
çalması için üretilmiş öneri olduğu düşüncesindeyim. Bu anlamda çok diplomatik
bir yaklaşım ile karşı karşıya olduğumuz söylenebilir; çünkü diplomaside, önce
tepki ölçmek için bir "haber" uçurulur. Söylemin kaynağı, gelen
tepkilere göre pozisyon belirler.
e. Üresin,
ortaya attığı önerisini, “Erkek, bir
başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil.
4’üncü kadına kadar imam nikâhıyla evlenebilir. Ancak 2., 3. ve 4. eşler
suiistimal ediliyor. ‘Boş ol’ dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle
çok eşlilik yasalaşmalı. Yasanın çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak
gelmesi demek." diyerek temellendiriyor. Fiili durumun yarattığı
sorunların çözümü için bir öneri ve siyasal irade tarafından dikkate alınıp
konu sorunu yaşayanların hukuk nezdinde tanımlanıp haklarının güvence altına
altına sağlanmalıdır. Fakat, Üresin'in bilmediği ya da bilmezden geldiği nokta,
medeni hukukun buna izin verdiği ve olası ihtilafta mağdura hak arama yolları
sağlamış olmasıdır. Üresin, önerisini temellendirmek için "Çok eşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana ‘Niye
yaptın?’ diyemezsiniz, şirke girer. Kuran’da var.”" diyerek ikinci ve
daha güçlü argümanını dile getiriyor.
Sonuç: Öneri,
Postmodernizmle harmanlanan popüler kültür içindeki popüler kültür öznelerini
fütursuzca medyanın bütün imkanlarını kullanarak her şeyi ama başta bir ‘marka’
olarak kendini bir ürün gibi görüp kitlelere ulaşmak için PR malzemesine
dönüştür(ül)me örneğidir. Üresin’in önerisi, bireysel faydanın
fetişleştirilmesi için her şeyin kullanılabileceğini göstermektedir. Üresin,
çokeşliliği günümüzde, üstelik İslami düşünceye mensup modern kadınların olduğu
bir dönemde dillendirmesi, akla şu paradoskal soruyu getirmektedir: Kendi irademle itaat edip kölelik
yapıyorum.
veli metin,
25 mayıs 2011, bahçeşehir, istanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder