18 Mayıs 2012 Cuma

Popülerleşen İslam ve Postmodern PR Sömürüsü


Popülerleşen İslam ve Postmodern PR Sömürüsü

Kendi İrademle İtaat Edip Kölelik Yapıyorum

Sibel Üresin'in ortaya attığı "çokeşlilik yasal olsun" önerisinin söylemsel analizinin yapılmaya çalışıldığı bu eleştiri yazısında analizin ardından birkaç tez ileri sürülecektir.

a. Çokeşlilik, İslam'dan çok önce Arap kültüründe görülen bir olgudur. İslam, içinde doğup geliştiği Arap kültüründen pek çok öğe taşımaktadır; çokeşiliğe de bu açıdan bakmakta fayda olduğu kanaatindeyim. Üresin, çokeşli ilişkisi olanları homojonleştiriyor ve İslam dinine mensup olan ve olmayan olarak iki ayrı kategoriye ayırıp "Bu muhafazakâr kesimde ‘imam nikâhlı eş’, diğer kesimde ‘metres’ adını alıyor”" diyerek muhafazakar kesimin yaşadığını örtük biçimde değerli kılıp 'diğer' kesiminkini değersiz buluyor. Toplum nezdinde nikahlı eş olmak ile birinin metresi olmak ayrı kategoriler ve statüleri, buna bağlı olarak da prestijleri hiç kuşkusuz farklıdır.

b. Öneriyi ortaya atan hanım, modernizmin ürettiği bir toplumsal-siyasal bir öznedir. Çünkü, kendisiyle ilgili internette "1976 İstanbul doğumlu Sibel Üresin Yaşam Koçluğu ve Aile Danışmanlığı konularında uluslararası sertifikalara sahip ve Davranış Bilimleri dalında Yüksek Lisans mezunu. Fatih Belediyesi, Ümraniye Belediyesi, Şile Belediyesi, Bahçelievler Belediyesi, Eyüp Belediyesi, Arnavutköy Belediyesi, Kocaeli Belediyesi, Bursa Emniyet Müdürlüğü, İSKİ, Sıcak Yuva Vakfı, Mavi Haliç Derneği, İSEGEV Vakfı gibi kurumlarda eğitim ve seminerler veren Sibel Üresin, Hilal TV’de ‘Burda Hayat Var’ isimli bir programı hazırlayıp sunuyor" bilgisi yer alıyor. İstanbul'da doğup yaşayan ve davranış bilimlerinde yüksek lisans derecesine sahip bir özne olarak ayakta kalmak için bir erkeğin desteğine ihtiyaç duymayan özgür bir kadını temsil ediyor. Sosyolojik bir olgu olan çokeşlilik, modernizm öncesi dönemlerde çeşitli toplumlarda yaşanmıştır. Modern bir özne olan Üresin, "Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence çokeşliliği kurtuluş olarak görmelidir. Boşandığında kaybedecekleri, kazanacaklarından fazla olan kadın, kalmayı tercih ediyor" diyerek kadın-erkek ilişkisini geleneksel kodlarla tahlil edip konu kitleyi homojenleştirmektedir. Söylemindeki kadın, modern bir özne değildir; oysa bugün Türkiye'de kadınlar, artık eğitimden daha fazla pay alıp çalışma hayatında daha fazla yer almaktadır; bu, bir süreç olarak kadınları özgürleştirmektedir tıpkı Sibel Üresin gibi. Modernizmin aşılıp postmodernitenin yaşandığı 2000'li yıllarda anakronik bir bakışla kadınların ne eğitim alan ne de çalışma hayatına katılan bir kitle olduğu kabulüyle akıl yürütmek, insan zihnini kaçınılmazcasına yanılgılara düşmekten kurtaramamaktadır. 

c. Modernizm, tek akıl ya da nesnel akıl üzerinde yükselir ve sosyal, hukuksal, ahlaksal hayatı teptipleştirme iddiasındadır. (Postmodernizm, içinden çıksa da bu anlamda Modernizmin karşıtı değil midir?) Günümüzdeki medeni hukuk, modernizmin ürünüdür. Gündelik hayat, Türkiye coğrafyasında da 170 yıldır modenizm tarafından kurgulanmaktadır. Modernleşme, bir süreç olarak İslami kesimi de içine alan bir olgudur.

d. İddia, İslami referansa sahip kavramları, anakronik bir bakışla siyasal-hukuksal zemine taşıma girişimi  ve imam nikahının medeni nikaha alternatif olması ya da imam nikahının medeni nikaha galebe çalması için üretilmiş öneri olduğu düşüncesindeyim. Bu anlamda çok diplomatik bir yaklaşım ile karşı karşıya olduğumuz söylenebilir; çünkü diplomaside, önce tepki ölçmek için bir "haber" uçurulur. Söylemin kaynağı, gelen tepkilere göre pozisyon belirler.

e. Üresin, ortaya attığı önerisini, “Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4’üncü kadına kadar imam nikâhıyla evlenebilir. Ancak 2., 3. ve 4. eşler suiistimal ediliyor. ‘Boş ol’ dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çok eşlilik yasalaşmalı. Yasanın çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek." diyerek temellendiriyor. Fiili durumun yarattığı sorunların çözümü için bir öneri ve siyasal irade tarafından dikkate alınıp konu sorunu yaşayanların hukuk nezdinde tanımlanıp haklarının güvence altına altına sağlanmalıdır. Fakat, Üresin'in bilmediği ya da bilmezden geldiği nokta, medeni hukukun buna izin verdiği ve olası ihtilafta mağdura hak arama yolları sağlamış olmasıdır. Üresin, önerisini temellendirmek için "Çok eşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana ‘Niye yaptın?’ diyemezsiniz, şirke girer. Kuran’da var.”" diyerek ikinci ve daha güçlü argümanını dile getiriyor.

Sonuç: Öneri, Postmodernizmle harmanlanan popüler kültür içindeki popüler kültür öznelerini fütursuzca medyanın bütün imkanlarını kullanarak her şeyi ama başta bir ‘marka’ olarak kendini bir ürün gibi görüp kitlelere ulaşmak için PR malzemesine dönüştür(ül)me örneğidir. Üresin’in önerisi, bireysel faydanın fetişleştirilmesi için her şeyin kullanılabileceğini göstermektedir. Üresin, çokeşliliği günümüzde, üstelik İslami düşünceye mensup modern kadınların olduğu bir dönemde dillendirmesi, akla şu paradoskal soruyu getirmektedir: Kendi irademle itaat edip kölelik yapıyorum.

veli metin, 25 mayıs 2011, bahçeşehir, istanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder