bu yazının amacı ‘türk-kürt-ermeni solu’ ile grek mitolojisinin bir motifi olan ağlayıcı kadınlar arasında kurulan analojiden hareketle hipotetik tezler ileri sürerek mevcut ‘sol’ kavrayışın bir tür ibadet olarak görüldüğünü, teolojik bir kavrayışla (da) beslendiğini temellendirmektir.

‘türk solu’ ya da ‘kürt solu’nun bir tür oksimoron olduğunu düşünürüm… bir şey sol ise onun türklüğünden ya da kürtlüğününden, ermeniliğinden söz edilemez. sol ya da solda olmak, iktidarca belirlenmiş, tanımlanmış kategorilerden sıyrılmak ya da onlara hapsolmamak olduğu kadar iktidarca üretilen ve kullanılan bu “dil”e teslim olmamaktır da.
“devrim şehitleri” deyimi, bir başka oksimoron olarak karşımıza çıkıyor… devrimcilik, sol ile özdeşleşmiş bir ifade. hoş, solda olmayan siyasi motifler için de kullanılıyor mesela iran devrimi gibi. fakat şehitlik, dinsel yoğunluğu olan, din için ölmeyi anlatan bir deyim. oysa sol için ya da devrim için hayatını kaybeden öbür dünya değil burası için ölmüştür… devrim şehitleri ifadesi, oksimoron olduğun kadar toplumsal bilincin teolojiyle harmanlanmış ideolojik tezahürü bakımından da manidardır.
‘türk solu’ senelerdir, kızıldere, 1977 taksim 1 mayıs… her yıl takvim günlerinde yapılan anmalar… ‘türk solu’nun trajedi pornografisi gibi gelir bana. ‘türk solu’, biraz da bu trajedilerden beslenir; o nedenle de şehit deyimini kullanır. neredeyse 40 yıldır benimsenen bu şehitlik deyimi, olgunun kavranmasında oldukça manidardır bana göre.
acı, yas, ölüm, ‘türk solu’ değil ama türkiye solu tarafından maneviyatının temelini oluşturan bir “simge” olarak görülmektedir. acıyla, ölümle, yasla kurulan türkiye solunun bilincinin çimentosu trajedidir. kan, katliam trajedisini, teolojik bir kavrayışla “şehitlik” mertebesiyle temellendirerek idelojinin perspektifini “bu dünya”dan yani olanaklı dünyadan “öbür dünyaya” yani metafiziğe kaydırmaktadır. olanaklı dünyadan metafiziğe kaydırılan bakış, bilgi yerine inançla yaşar… türkiye solu, bir bakıma inançla hareket ettiğinden değişime karşı direnç gösterir… değişim karşısındaki tutumu muhafazakarlığı aşıp mutaasıplığa evrilir… mutaasıp olan da sol değildir… o halde türkiye solu, sol değildir… nihayetinde türk(iye) solunun ideolojisi teolojiktir...
v. metin bayrak
22 şubat 2014, kağıthane, istanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder