9 Mayıs 2019 Perşembe

Avrupa Günü Üzerine

Bugün, 9 Mayıs, Avrupa Günü olarak kutlanmakta. Türkiye'de ve Avrupa'da pek çok etkinlikte Avrupa'nın dünü, bugünü ve geleceği tartışılmakta. 

9 Mayıs 1950'de Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman, barışın kalıcı hale gelmesi için bir kanun teklifi verir. "Schuman Bildirisi" adıyla da anılan bu teklif, bugün AB olarak bildiğimiz kurumun temelini oluşturan öğelerden biridir. 

Beethoven'in 9. Senfonisi'nin son bölümünden uyarlanan Avrupa Marşı ise, 1972 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmiştir. 20. Yüzyılın önemli orkestra şeflerinden Herbert von Karajan tarafından, Avrupa Konseyi'nin talebi üzerine, solo piyano, nefesli çalgılar ve senfoni orkestraları için üç adet enstrümental düzenleme yazılmıştır. 1985'de Milano'da yapılan zirvenin ardından 9 Mayıs, "Avrupa Günü" olarak ilan edilmiştir. 1985'ten bu yana her 9 Mayıs, Avrupa Günü olarak kullanılagelir. 

Günümüzde AB'nin sembollerinden biri haline gelen Avrupa Marşı, Ludwig Van Beethoven tarafından 1824'te bestelenen 9. Senfoni'nin son bölümü olan ‘Ode to Joy'dan ilham alınarak hazırlanır. 9. Senfoni'nin ‘Neşeye Övgü' (Ode to Joy) bölümü, Friedrich Schiller'in 1785 yılında kaleme aldığı ‘An die Freude' adlı şiirine dayanır. Schiller, insanlığın kardeşlik ideali ile birlikte yaşayabileceğine inanır; aynı ideali paylaşan besteci, 9. Senfoni'sini, Schiller'den esinlenerek yazar.  

Yüzlerce yıl birbiriyle savaşan toplumlar, bugün, tarihe iz bırakan ve günümüz uygarlığının maneviyatını oluşturan bu iki kültür-sanat insanının eserleri etrafında, onların ortak ideallerinin ete kemiğe bürünmüş hali olan AB şemsiyesi altında barış içinde bir arada yaşamaktalar. 

Türkiye’nin 1960’lardan beri süren AB ile ilişkileri etrafında pek çok tartışma, üyelik müzakerelerinde 2016’dan beri açılmayan başlıklar göz önünde bulundurulursa, sıcaklığını korumakta. 

Türkiye’nin coğrafi olarak nerede olduğu ya da olmadığı tartışmalarda sıklıkla konu edilir; sıkça anılan bir diğer noktaysa, sanki devletlerin dini olabilirmiş gibi, Türkiye’nin ‘müslüman’ bir ülke olması. Ne Avrupa sınırları belli coğrafi bir bölge ne de Avrupa, belli bir dinsel kimlik üzerine kurulu bir birlik. Peki Türkiye ne ve nerede? Buna yanıt vermek için İstanbul merkezli iki büyük imparatorluk (Bizans ve Osmanlı) ve miraslarına bakmak, tartışmada ufuk açıcı olabilir. Hem iki imparatorluk hem de bunların günümüzdeki en büyük mirasçısı olan Türkiye’nin beş bölgenin bileşkesi ya da kesişimi olduğu iddia edilebilir; bunlar: Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Anadolu ve Akdeniz. Türkiye’yi bunlardan herhangi birine ve/veya ikisine indirgemek, onu eksiltmek ve/veya anlamamak anlamına gelir. Eksiltilerek yapılan hr değerlendirme, zorunlu olarak, yanlış sonuçlara götürecektir. 

Avrupa, dünyada, görece yükselen ve yönetilemez hale gelen kapitalizmin buhranından azade değil. 1970’lerden bu yana yoksullaşan ortasınıf ve talepleri insan hakları, adil bölüşüm, sosyal devlet gibi idelerin, birliğe yön verme güçleri zayıflamakta. 

O halde bugün, Schiller ve Beethoven gibi ortak idealleri nasıl canlı tutabiliriz? Türkiye, Sakallı Celal’in neredeyse 100 yıl önce söylediği sözü tersine çeviren bir ‘takım’ tarafından yönetilemezlikle yüz yüzeyken yeniden AB vizyonu nasıl gündeme alınabilir. Bugün, Türkçe basında 9 Mayıs Avrupa Günü, neredeyse yer almadı. Yeniden gündeme nasıl dahil edilebilir? 

Barışçıl bir Avrupa için neler yapılabilir? Türkiye, fiilen (de facto) AB’ye üye ama hukuken (de juro) müzake aşamasındadır. AB’nin resesyon, göçmenler, mülteciler, yükselen ırkçılık, popülizm, Bürüksel bürokrasisi, kurulması planlanan ordu, Brexit ile gündemi oldukça yüklü; Türkiye’nin üyeliği üzerinden mevcut yapı, radikal ölçüde tartışmalara neden olmakta. 

Türkiye, dört kimlik grubu ve bunların türevi siyasi hareketlerin görece diyalektiği içinde bir tür otizm yaşayarak gittikçe yoksullaşmakta, dünyadan, uluslararası hukuk metinlerinin standartlarından uzaklaşmakta. İktidarca ötekileştirilen muhalif seküler kitlenin bir politik talep olarak AB’yi gündeme taşıması, muhalefetin alternatif üretmedeki kabızlığını da aşmasına olanak sağlayabilir. 

Veli Metin
9 Mayıs 2019’Teşvikiye, İstanbul 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder