21 Aralık 2013 Cumartesi

türkvizyon versus eurovizyon

neredeyse elli yılı aşkın zamandır avrupa denen ve içine kafkasa ve ortadoğu'yu da alan bir kültür coğrafyasında düzenlenen eurovizyon şarkı yarışmasının heyecanını, bırakın tribünden stadın dışından izleyen birinin halet-i ruhiyesiyle yaşadım herkes gibi ben de çocukluğumda ve ilk gençliğimde. derken bir tür 30. yaş hediyesi oluvermişti sertap erener'in birinciliği. 

türkiye, efes pilsen ile koraç kupasını, lassa ile avrupa kalite ödülünü, galatasaray ile uefa kupasını ve sonunda sertap ile de eurovizyonu aldı. bunlar, stadın dışındakileri yavaş yavaş stada, ardından da sahaya çekti. artık sahadaydık. yılmaz özdil'in 'yönetimi'ndeki star gazetesi "two size" diye attığı başlıklar mazide kalmıştı. mazide kalmayan şeyler  de vardı: kemal  tahir'in "osmanlı bozgunu içimizde sürüyor." tespitini doğrularcasına 2009'da erdoğan'ın davos'ta israilli mevkidaşına "siz öldürmesini iyi bilirsiniz..." sözleriyle başlayan ve tarihe "one minute"  krizi diye geçen olayla paranoyalar yeniden depreş(tiril)ir. 

kimlik, her  daim sorundur ve olmaya da devam etmektedir. her gelen siyasi irade, kendisini toplumun ebeveyni görür. ya anadır ya da baba. toplum,  ergendir. onun nereye savrulacağı belli olmaz. onun korunup gözetilmesi gerekir. ergin olmadığından kendi başına karar veremez. reşit değildir. reşit olmadığından da cezai ehliyeti yoktur. o nedenle sorumluluk bilinci yeterince gelişmemiştir. olup bitenler konusunda hep mağdurdur. iç ve dış mihraklar neden olmuştur. hatta madımak'ı bile dışarıdan gelip yakmışlardır. şehir halkı, bu esnada dışarıdan gelenleri, 'misafirperlik'lerini göstererek hiç rahatsız etmemiş, rahatça yaklamalarını sağlayacak lojistik destekteği vermekten de imtina etmemiştir.(!) ama sorumlu değildir; tıpkı maraş'ta, 6-7 eylül'de, 1915 ermeni kırımı'nda... olduğu gibi. 

bugün ilki düzenlenen ve bu vesileyle haberim olan türkvizyon'u felsefeleştiri konusu yapmak istedim. 19 aralık'ta yarı finalleri yapılan organizasyon, yine bu vesileyle öğrendiğim türk dünyası kültür başkenti eskişehir'de yapılıyormuş. etkinliğe de beklendiği gibi eskişehir valiliği, trt angaje. bugün, yazı klavyeye alındığında birincisinin hangi ülke olduğunu bilmediğim yarışmaya 24 ülke katılıyor. sıralama sms sistemi ile yapılacak. türkiye'yi minerva adlı grup "sen, ben, biz" adlı şarkıyla temsil ediyor.  

1956'da başlayan, türkiye'nin 1975'te dahil olduğu eurovizyon, hala devam etmekte. 2012'de eurovizyon'dan çekildiğini açıklayan türkiye, 160 senedir kurumsal anlamda parçası olmak için çaba harcadığı kulüple olan flörtünün, avrupa birliği ile evliliğe dönüşme sürecinde "böyle" bir karar almasının ve hemen ardından bir tür anti-tezi olan türkvizyon organizasyonuna evsahipliği yapmasının simgeselliğin ötesinde anlamları olsa gerek. 

daha üç yıl evvel yeri göğü istanbul avrupa kültür başkenti oldu diye sarsan ülkenin siyasi iradesinin "bu" yönde tasarrufta bulunması, incelenmeye, üzerinde düşünülmeye değer bir konudur. şu günlerde "paralel" kelimesi, matematikteki anlamıyla anlaşılmıyor türkiye'de. eskinin "derin devleti", şimdinin "paralel devleti" olur. siyasi irade, avrupa'ya "paralel" bir kültürel oluşum iddiasındadır. olabilir, hatta olmalıdır da! kendi dünya grüşünü hayata geçirme pratiğidir bir bakıma siyaset. ama sorun, ithal ikame olmasıdır. kötü bir replika. türk dünyası kültür başkenti. türkvizyon. birebir kopya. 

şu halde, yazımızı "kopya, aslına hizmet eder." teziyle bitirebiliriz.

v. metin bayrak
21 aralık 2013'istanbul, fındıkzade

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder